Jiang Suizhou ertesi gün uyandığında, tanıdık olmayan bir kiriş gördü.
Arkasını dönüp oturmak üzereydi ama şiddetli bir baş ağrısı hissetti. En ufak bir hareket bile başını döndürüyordu.
Kaşlarını çattı ve bir süre yatakta dinlendi, ardından görüşü artık dönmeyene kadar yavaşça doğrulup oturdu.
Sonra her yerin aydınlık olduğunu fark etti. Tuhaflığın içinde bir aşinalık vardı. Huo Wujiu'nun odasındaydı.
Bu...?
Jiang Suizhou bir süre kafasının karıştığını hissetti. Bazı anılarını geri kazanmadan önce alnını hatırı sayılır bir süre tuttu.
Dün gece Huo Wujiu'nun evinde içki içiyordu. Şarap sertti ve sağlığı kötüydü. Bu nedenle, içkinin yarısında sarhoş bir şekilde bayıldı.
Bu sefer ne kadar düşünürse düşünsün sonrasını hatırlayamadı.
Yani... dün gece Huo Wujiu'nun odasında yattı ve hatta yatağını mı işgal etti?
Jiang Suizhou, yatak odası kapısının açıldığını duyduğunda hala başı dönüyordu. Bu, yüzündeki berrak buharla, kendini yıkamış olan Huo Wujiu'ydu. Tekerlekli sandalyesini yuvarladı ve içeri girdi.
"Uyanık mısın?" Huo Wujiu'nun sorduğunu duydu.
Jiang Suizhou ona baktı ve temiz ve taze görünümlü Huo Wujiu'yu gördü. İkincisi, poker suratlı olmasına rağmen, tekerlekli sandalyesinde dimdik oturuyordu. O ise yatağa yaslanmış ve başlığa zayıf bir şekilde yaslanmıştı. Atmosferde oldukça yanlış olan bir şeyler vardı.
Jiang Suizhou, bir eliyle alnını ovuşturarak, "Dün gece o kadar çok içtim ki geceyi seninle geçirdiğimi bilmiyordum," dedi.
Huo Wujiu ihtiyatlı bir şekilde ona baktı ve "Sorun değil" diye yanıtladı.
Ardından tekerlekli sandalyesini dış odaya doğru salladı ve yüksek sesle Meng Qianshan'ı aradı.
Meng Qianshan bütün gece dışarıda dikildi. Huo Wujiu'nun çağrısını duyunca hızla kapıyı itti ve birinden daha önce hazırladığı ayılma çayını getirmesini istedi.
Ayılma çayını içerken Jiang Suizhou'yu bekledi. Sonunda, Jiang Suizhou artık başının döndüğünü hissetmiyordu. Jiang Suizhou ayağa kalktı ve cübbesini değiştirdi. Dışarıdan gelen Wei Kai ile Li Changning'i gördü.
İkisi de onu Huo Wujiu'nun yatağında oturup çay içerken görünce afalladı. Li Changning hemen başını eğdi ve onun varlığından habersizmiş numarası yaptı, arkasından onu takip eden ve doğrudan Jiang Suizhou'ya bakan Wei Kai'ye işaret etmeyi unutmadı.
"Bu aşağılık uşak daha önce ana eve gitti ama Ekselansları'nı göremedi. Ekselansları'nın aslında burada Madam'la olmasını beklemiyordum." Li Changning öne çıktı ve eğilerek selam verdi.
Jiang Suizhou nazikçe mırıldandı ve "Önemli değil. Bugün kaynatma dozunda bir ayarlama yoksa, birinden onu yazıldığı gibi kaynatmasını isteyin.
Li Changning'e yanıt verdi.
Meng Qianshan, Jiang Suizhou'nun kalkmasına yardım etti, ancak ayağa kalktığında, kafasına bir baş dönmesi çarptı ve neredeyse dengesini kaybediyordu.
Kendi kendine, geri dönüp uykumu toplamalıyım, diye düşündü.
Elini kaldırdı ve "Yapman gerekeni yap. Bu Prens gidiyor." dedi.
İki adam aceleyle Jiang Suizhou'yu saygıyla gönderdi.
Jiang Suizhou, Huo Wujiu'ya başını salladı ve gitmek için döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After the Disabled God of War Became My Concubine
RomancePopüler bir efsaneye göre, Büyük Liang'ın ünlü Savaş Tanrısı Huo Wujiu, bir zamanlar bir düşman ülke tarafından ele geçirildi. Hapishaneye atılmadan önce meridyenleri kopmuş ve iki bacağı da kırılmıştı. Memleketin bu aciz hükümdarı onu aşağılamak iç...
