Şıp şıp su sesi
bluk bluk water sound
Bugüne kadar olan hayatımı düşündüm bir anlığına. 15'ime kadar felaket geçen, 5 yıldır ise rutin geçen hayatımı. İçten içe kendimi 'bi şey yok bi şey yok, onlar senin ailen' diyerek yatıştırdığım hayatımı düşündüm.
Affettiklerim, azad ettiklerim ne olacaktı şimdi?
Bana ne olacaktı?
Kafam geçmişe giderken titreyen ellerimi pantolonuma silip kafamı sallayıp o düşüncelerin hepsini ait oldukları derinliğe yolladım.
En son hastanedeydim. Ta ki Cenk'in kuzenim olduğunu söyledikten sonrasına kadar.
Annemlerle konuşan adam ve kadının yanına götürülmüş, daha onları incelememe fırsat verilmeden gerçeklerle beynimden vurulmuştum. Babam kabul etmemişti. Ne onların söylediklerini ne de ellerindeki benim dna sonucumun olduğu belgeyi. Her şey birbirine girerken babam test vermeye gidip gelmişti. 4 gün sonra gelin demişlerdi ve biz eve gitmiştik. Matem dolu dört günden sonra gelmiş babam ve öz kızı olma ihtimali olan kızın dna sonucunu bekliyordum şimdi. Bir de bu halde final haftamı bitirmiştim. Daha bir saat öncesinde jüriden çıkmıştım.Annem yaşlı gözleriyle kolunu omzuma sarmıştı. Daha kızını görmemiştik. Bembeyaz odada yalnız annem, ben ve Anıl vardı.
"Oya... Sence kime benziyordur?" Sırıttım.
"Bence sana benziyordur anne." Boşta olan eliyle gözünü sildi.
"Hiç sanmıyorum. Hepiniz babanıza çekmişsiniz zaten. O da kesin yılan kılıklıdır."
"Anne hepiniz derken, ablam senin kızın değil yalnız." Anıl'a döndüğümde boş bulunmuş gibi utanmıştı.
"İkiniz de tuhaf davranmayı keser misiniz? Sonuç ne çıkarsa çıksın senin kızın, senin de kardeşinim. Süt kardeşin oluyorum her türlü." Anıl bir şey diyekti ki açılan kapıyla susmak zorunda kaldı. Öz annem, uzun boylu genç yüzlü bir çocuk ve en sonda da kız girdiğinde gözlerim hepsini es geçip kıza odaklanmıştı.Sarı ile karamel buklelerden oluşan uzun saçı, beyaz teni, dolgun pembe dudakları, yüzünü sert gösterecek kalkık uzun burnu ve mavi gözleriyle karşımdaki manzaraya istemsiz kahkaha atmıştım.
"Nostaljik" Kız şaşkınlıkla bana baktı.
"Bana mı dedin?" Onu es geçip anneme döndüm.
"Benzemek ne kelime anne, hık demişsin burnundan düşmüş." Gözlerini kızdan çekmeden kafa salladı annem. Büyülenmiş gibiydi. Mükemmelliyetçi olan annem sonunda kendisinin yerine koyacağı varisi bulmuştu.Ben de öz anneye baktım. Uzun düz kahve saçları, bal rengi badem gözleri, kiraz gibi dudaklarıyla çok güzeldi. Ve boyu uzundu. Ve asla bana benzemiyordu. Yani ben ona benzemiyordum.
Gözlerim gözlerine değdiğinde çekingenlikle gülümsedi. Annemin aksine onun gözleri kuruydu.
Belki de senin gibi her istediğinde ağlayamıyordur balım.
Olabilir."Abla, iyi misin?"
"Jilet gibiyim."Hiçbir zaman normal bir abla olamamıştım. Normal insan değildim ki normal abla olayım. Ben olamadığım için o da bana normal bir kardeş olamamıştı. Yabancılara karşı olmasa da iç sesim de dahil ağzım pisti. Anıl benden fazladan harçlık istese,
'hayır kurumu muyum ben piç?' derdim.
O yüzden Anıl bana hep, tek ablasının değil hem ablasının hem de abisinin olduğunu söylerdi.
Hayatımda asla ciddi bir kavgaya girip birine vurmamıştım ama kardeşimi korumak için yumruğumu konuşturabilirdim.Kapı açılmıştı ve içeri yıkılmış bir şekilde babam girmişti. Arkasından da öz baba. Annem ilgiyle babama baktı.
"Hasan? Doğru mu Hasan?"
Babam cevap vermedi. Ağzından bir hıçkırık kaçtı. Şok içinde bakıyordum. Kendi babasının cenazesinde bile ağlamayan adam şuan ağlıyordu. Nedenini kendime bile sormadım. Zaten içten içe biliyordum."Simge... Kızımız. Belgeler öyle diyor. Bizim bir kızımız varmış Nurdan. Bilememişiz onca sene, fark edememişiz." Annem yerinden kalkıp babama sarılmıştı. Şimdi iki çift de duygusaldı. Yanımdan gelen burun çekme sesiyle Anıl'ın da ağladığını fark ettim. Boş bakışlarımı nereye çevireceğimi şaşırmıştım. Neredesin iç ses? Yardım et bir şey söyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVHAMLAR OLSUN
Ficção AdolescenteBabanın uzattığı yeni kimliğimi elime aldım. Fotoğraftaki kesinlikle bendim ancak hâlâ garibime gidiyordu. Ben mi fazla abartıyordum acaba, bir anda hayatımın değişmesini? OYA ÇAKIR, çevremdekilerin kulaklarını alaylı kahkaham doldurdu. Yüzüne güler...