Selam...
Öncelikle nasılsınız bakalım?
Ben pek iyi sayılmam nefesim ciğerlerimi parçalıyor sanki.
Ölüme bu kadar yakın olmak yaşamaktan daha güzel hissettiriyor aslında.
Neyse nerede kalmıştık?
Hah hatırladım başlayalım öyleyse...
••••••••••••••••Şans... Şanslı olduğu düşünülen çocuk büyüdükçe aslında yok olmayı öğrendi.
Çok erken büyüdü...
Bizim küçük kız yedi yaşında hissettiği ve görüdüğü en büyük sevgiyi ona veren birini kaybetti. Büyük babasını. Onu her fırsatta seven, başını okşayan ve ölü kişiliğini unutturan kişiyi. Büyük baba öyle iyi, öyle sevecen bir insanmış ki onu herkes çok severmiş. Bu yüzden büyük baba bu dünyayı terk ederken yanında onu seven insanlardan da bir parça götürmüştü.
Bu veda sayesinde küçük kızımız bir şeylerin farkına vardı...
Büyük babasının gömüldüğü gün herkes feryat figan ağlarken, bizim küçük kız sadece izlemiş. O çok sevdiğini düşündüğü kişi gözleri önünde gömülürken sadece izledi. Ağlamadı, gözleri dolmadı ya da en azından küçük bir üzüntü bile duymadı. Sadece izledi. Hiçbir duygu barındırmadan.
O gün daha yedi yaşındayken anladı taşıdığı içindeki boşluğu. İnsanlara karşı hiçbir duygu hissetmediğini.
Sonrası biraz hızlı geçti. Hızlıdan kastım, diğerlerinden farklı olduğunu anladığı an artık onlar gibi olamamaya, onların yanında, sadece onların gözünde garip görünmeye başladı. Sadece onların, çünkü kedisine göre onda garip bir şey yoktu- ki bu doğru...
Hər insan aynı olmak zorunda değil. Bu dünyada çoğu kişinin uzun sandığı ama aslında çok kısa olan bir zamanımız var. Ve eğer bu zamanı özgürce yaşayamayacaksak, rahat nefes alamayacaksak ne anlamı kalır ki değil mi?Böyle düşünüyor olsak bile hayat bazen çok acımasız olabiliyor. Konuşa bildiğimiz halde dilsiz, duyduğumuz halde sağır, gördüğümüz halde bizi kör ediyor. Bunu bazen hayat şartları bazense de sadece insanlar yapıyor... Ve bazende her ikisi
İşte bizim küçük kız da hayatın ve insanların acımasız tarafına denk gelenlerden. Bu yüzden çok küçük yaşta insanları taklit etmeye, onların mimiklerini, neye nasıl tepki verdiklerini gözlemlemeye ve taklit etmeye başladı. Küçük kız kendi sesini bile unuttu, çünkü sesi de başkasına aitti. O bile sahteydi. Sırf onların ve hayatın acımasız tarafına gücü yetmediği için küçük kız kendini insanların görmek istediği şekilde değiştirdi.
Kendini onlara göre şekillendirdi...
•••••••••••••••••••••••••
Imm biraz kısa oldu ama Asıl hikaye şimdi başlıyor... ya da cehennem mi demeliyim?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little girl
Non-FictionEl birliğiyle ruhunun öldürüldüğü küçük bir kızın hikayesi "Umarım yaşadığınız hayat beni yok etmenize değer..."