20

431 84 52
                                    


_____

Bilinmeyen numara
Bizi sadece ölüm ayırabilir

Tekrar tekrar okudu gelen mesajı. Sadece ölüm... Ölüm?

Telefonunu yatağa fırlatıp ne ara geldiğini bilmediği banyoda gözlerini dolaştırdı. Aradığını bulmuş gibi çamaşır makinesinin yanındaki dolaba koştu.

İlk çekmeceyi açıp göz gezdirdi. Çekmecenin altını üstüne getirse de aradığını bulamadı.

Üst çekmeceyi aynı hızla kapatıp altındakini açtı. Çekmeceyi açmasıyla gözleri büyüdü. Sırayla kutulara baktı. Grip... Ağrı kesici, ağrı kesici, mide ilacı... Bunlar işe yaramaz ki...

Eline aldığı antidepresanla gülümsedi. Annesinin aşırı stresten dolayı gittiği terapist yazmıştı bu ilacı. Küçük kutunun kapağını açıp minik haplardan bir avuç döktü. Beklemeden hepsini ağzına attı. Yanında su da olmadığından öylece yuttu.

Nefes nefese lavaboya yaslandığında ne yaptığının anca farkına vardı. Bir anlık şoka uğrasa da hala içinde pişmanlık yoktu.

Gözünden birkaç damla daha yaş altı. Avuçlarıyla gözlerini silip yere oturdu. Sırtını duvara yaslayıp dizlerini kendine çekti.

Ne kadar süre geçtiğini anlayamadı. Havalandırmaya göz attı. Çok sıcak.

Alnında birikmiş birkaç damla teri silip duvara yaslandığı başını öne eğdi. Dizlerini biraz serbest bırakıp alnını aralarındaki boşluğa dayadı.

Başı ağır gelmeye başlamıştı. Sanki içine demir bir örs koymuşlardı

Ellerini saçlarının arasına sokup başını desteklemeye çalıştı. Geçmeyen ağrıyla saç tutamlarını daha da çekiştirdi.

Ortamın daha da boğucu hale gelmesiyle kafasını yeniden duvara yasladı. Nefes nefese gözlerini kapadı. Tavandan sarkan lambanın beyaz ışığı gözlerini acıtmıştı.

Başını dik tutmak gittikçe zorlaşıyordu. Çare arar gibi başını sağa yatırdı. Öncesine göre daha da terlemişti. Saçları alnına yapışmış, üstündeki tişörtün boyun kısmı biraz ıslanmıştı.

Elini boynuna atıp olsun rahatlamaya çalışsa da bir işe yaramadı. En sonunda tişörtünün eteklerinden tutup silmeye çalıştı. Yapış yapış ve iğrenç bir his diye düşündü kendi kendine.

Her hareketi ekstra çaba istiyor gibiydi. Boğucu sıcaklık katlanılamaz dereceye geldiğinde yerden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştı. Soğuk su iyi olabilirdi ne de olsa.

Zorlanarak da olsa ayağa kalkmasıyla gözleri karardı. Refleks olarak duvara tutundu. Gözlerini kapatıp birkaç saniye bekledi.

Daha iyi hissettiğinde gözlerini açıp kafasını duşakabine çevirdi. Görüşünün netleşmesi zaman aldı.

Bir adım daha attığında etraf yine bulanıklaştı. En ufak hareketiyle beyni, sanki bir zıplayan topmuş gibi kafatasının içinde sıçrıyordu.

Midesinde hissettiği derin yanmayla ve bacaklarının onu taşıyamayacak kadar güçsüzleşmesiyle dizlerinin üstüne çöktü.

Basının ağrısı onu zaten çok zorlarken bir de midesinde dönüp duran bir bıçak vardı. Ağırlığa yenik düşüp başını zemine yasladı.

Nefes alışları derinleşmiş ve yavaşlamıştı. Gözleri iyice düşerken etrafı net göremiyordu. Tüm sesler kulağına sessiz birer uğultu gibi geliyordu. Öyle ki, açılan kapının tıkırtısını bile duymamıştı.

"Tooru?"

________

Final

(Saka)

Sizce kim geldi

Athazagoraphobia || iwaoiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin