23

463 84 31
                                    

"Tooru?"

Yarı açık gözlerle sesin sahibinin kim olduğunu çözmeye çalıştı. Kaşlarını çattı, sanki oda sallanıyordu. Tobio?

Kageyama gözlerini hızla banyoda dolaştırdı, gözleri şokla açılırken dizlerinin üzerine çöküp Oikawa'nın başını ellerinin arasına aldı.

Başını yerden kaldırıp kendininkine yaklaştırdı. Tüm bunları bilinçsizce yapmıştı, bilici yerine geldiğinde ağzını açsa da kelimeler boğazında takılı kaldı.

"Du-duyuyor musun beni?!" Şaşkınlıkla anca birkaç kelime edebildi.

Oysa sesi Oikawa'nın kulaklarına ulaşamadan kaybolmuştu. Zar zor açık tutabildiği gözlerini kapattı. Gücü kalmamıştı artık.

Hala hayatta olduğunu hissettiren tek şey sürüklenme hissiyatıydı. Bir süre sonra o da kesilince boşluğa düştü. Bir bağlantı aradı. Hala dünyada olduğuna dair izler aradı ama ne ses, ne görüntü ne de varlık hissi vardı.

Her ne kadar buna kendi kendini sürüklemiş olsa da, şimdi kaçış yolu arıyordu. Aklı yerine gelmeye başladığında evhama kapıldı. Korkuyordu.

Ağzına sokulan birkaç parmak onu dünyaya geri döndürdü.

"Ölürsen seni öldürürüm." Burnunu çekerek parmaklarını daha derine itti.

Oikawa'nın elleri reflex olarak klozetin kenarlarına gitti. Oikawa kusarken Kageyama da onu bir nebze olsun rahalatabilmek için ensesini nazikçe ovuşturdu.

En sonunda bitkin düşünce ağzını bile silmeden kafasını kollarına dayadı.

Ensesindeki el omzuna inince başını hafifçe çevirdi. Yarı açık gözleri Kageyama'nınkilerle buluşunca hızla gözlerini kaçırdı.

Kageyama omuzlarındaki ellerini sıkılaştırıp onu ayağa kaldırdı. Çocuğun sol kolunu kendi omzuna atıp onu ayağa kaldırdı. Çocuğun ağırlığını kendi üstüne alıp lavaboya sürükledi.

Oikawa kendini zorlayarak gözlerini açtı. Etraf bir an için netleşirken bir adım sonrasında yeniden bulanıklaşıyordu.

Yüzüne çarpılan soğuk suyla yerinde sıçradı, gözleri sonuna kadar açıldı. Sertçe yutkunup boştaki elini lavaboya dayadı. Ağırlığını çocuğa tamamen vermek istemiyordu.

Kageyama musluğu kapatıp bir şey söylemeden onu odasına götürdü. Birlikte yatağa oturduklarında Kageyama doğrudan Oikawa'ya, Oikawa ise boş gözlerle yere bakıyordu.

Odaya çöken rahatsız edici sessizliği bozan Kageyama oldu "Açıklama yapmayacak mısın?"

Oikawa sessiz kalarak başını biraz daha öne eğdi. Saçları aşağı sarkarak gözlerine kadar iniyordu. Bu da işine geliyordu ki, herhangi bir göz temasında bulunmuyorlardı. Kendisini annesine yakalanmış küçük bir çocuk gibi hissetmekten alıkoyamadı.

Kageyama derin bir iç çekerek konuştu "Uzanmak ister misin?" Onu biraz rahatlatmaya çalışıyordu, cevap alabilmesinin tek yolu buydu ne de olsa.

Ayağa kalkarak Oikawa'ya yardımcı olmaya çalıştı. Oikawa uzanmak yerine yastığı yatak başlığına dayayarak ona yaslandı.

Kageyama da yatağın kenarına oturup onu beklemeye başladı. Uzun sayılabilecek bir sürenin ardından Oikawa konuştu "Konuşmak istemiyorum. Git."

Oikawa'nın son kelimesiyle sertçe yutkundu. Kalbi ağırlaşırken kendini cevap vermeye zorladı "Anlatacak kadar güvenmiyor musun bana?"

Birkaç saniyeliğine gözleri buluştu. Ardından Oikawa hemen başını öne eğdi. Boğazında oluşan yumru canını yakmaya başlarken gözleri yanmaya başlamıştı.

Yüzünü ellerine gömüp fark ettirmeden dolan gözlerini silmeye çalıştı.

Kageyama iki elini tutup yüzünden çekti "Tooru..."

Ellerini ayırmadan Oikawa'nın kucağına koydu. "Bana her zaman güvenebileceğini biliyorsun, değil mi?"

Yanıt olarak Oikawa sadece burnunu çekti.

"Ne olduysa hep yanında olmadım mı?"

Oikawa dişlerini sertçe alt dudağına geçirirken düşen birkaç damla ılık gözyaşı Kageyama'nın ellerini ıslattı.

"Her zaman arkandayım, biliyorsun... Olmaya devam edeceğim de." Ellerini Oikawa'nınkilerden ayırıp çocuğun yüzüne çıkardı. Avuçlarıyla yanaklarından kavrayıp yüz yüze gelmelerini sağladı.

Söyleyebilecek başka bir şey bulamıyordu, cevap bekleyen gözlerle Oikawa'ya baktı. Çocuğun gözyaşları yanaklarını ıslatırken birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. Kelimeler boğazında takılı kalıyor, bir türlü dışarı çıkamıyorlardı.

"Ben-" lafını bölen bir hıçkırık olmuştu. Biraz daha sakinleşmeye çalışıp devam etti "Ben gerçekten istemedim, inan bana, sarhoştum, gerçekten, çok güçlüydü, karşı- koyamadım..." Bir çırpıda konuştuktan sonra nefesi kesildi.

Kageyama'nın gözleri sonuna kadar açılırken çocuğun ensesinden tutup göğsüne yasladı. Kollarını sıkıca sararken sertçe yutkundu. Oikawa'nın titremesine bir nebze engel olabilmek için daha sıkı sarıldı.

Çocuğun ağlayışının şiddeti azaltabilmek, onu rahatlatmak adına bir eliyle sırtını sıvazladı. Dudaklarının kenarına değen ılık, tuzlu suyla irkildi. Hızla akan bir damla gözyaşını sildi.

Bir süre sonra Oikawa'nın ağlaması durmuştu, Kageyama ise hala ona sıkıca sarılıyordu. Burdayım demeye çalışıyordu bir nevi.

Oikawa'nın nefeslerini ağırlaşmış, sırtı düzenli olarak inip kalkıyordu. Tam uyuduğunundan süphelenirken Oikawa'nın kısık sesi duyuldu.

"Bana yardım et... Lütfen."

Oikawa'nın sözleri kalbine bir bıçakmışçasına saplanırken nefesinin kesildiğini hissetti. Cevap vermek adına gevşettiği kollarını yeniden sıkılaştırdı.

Kendi kendine söz verdi onu bulacaktı.

____________

Slm
Nasilsiniz

Cok opuyorum saglicakla kalin

Athazagoraphobia || iwaoiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin