by the sea | four

134 20 13
                                    

Onu ertesi gün yine kumsalda gördüm.

Tek başınaydı.

Ekim ayının değişken havası, yaşadığım ada için her an yağan yağmurlar ve gri gökyüzü anlamına geliyordu. Beremi kafama geçirmiş, her geçen gün daha da soğuyan havadan korunmak için paltoma sarılmıştım.

Havada yağmur bulutları sinsice dolaşıyordu. Teyzemi kumsalın girişinde bekliyor, yiyeceğimiz öğle yemeği için onunla konuşmak istediklerimin provasını yapıyordum. Annemle aralarındaki sorunu başka türlü öğrenemeyecektim. Bana ondan başka kimse dürüst davranmazdı.

Orada yalnız başıma dolanıp dururken, Matt kumsalda oturmaya devam ediyordu. Denize yakındı. Sırt çantası bacaklarının arasındaydı ve onaylamadığım kadar çok sigara içtiğini öğrenmek beni rahatsız etmişti. Eva teyzem gelene kadar onunla konuşup konuşmamayı tartıştım, kendimle. Gidip ne diyecektim ki? Beni ciddiye alacağı bile meçhuldü.

Sırtının bana dönük olmasından hoşlanmamıştım. Sevimli ifadesini görmek istiyordum. Sanırım ilk adımı atmamı sağlayan da onunla göz göze gelmeye ihtiyaç duymamdı. Kendimi bir anda kumsalda, ona doğru yürürken bulmuştum. Selam vermekten başka ne yapabilirdim? Belki adımı sorardı. Ona söylediğimde ne tepki verirdi, diye hayal bile kurdum. Ancak sonrası için bana ilahi bir yardım gerekiyordu. Tanımadığım birine soracak çok sorum vardı ama ona ne diyeceğim konusunda aklım tıkanıp kalırdı. Biliyordum.

Yanına ulaştığımda şarkı söylüyordu. "Denizde, affedilirdik." diyordu, kendi kendine. Dudağında sigarası vardı. Ayakkabısının bağcıklarını bağlıyor, bunu büyük bir dikkatle yapıyordu. Beni de hemen fark etmişti. Sigarasını dudaklarından alıp kafasını biraz kaldırdı ve beni görünce gülümsedi.

Ben de ona gülümsedim.

"Ne yapıyorsun?"

"Bağcıklarımı yeniliyorum." dedi, şarkı söyler gibi. Keyifli bir hâli vardı. Onu mutlu görmek, beni de mutlu etmişti.

Sonra adımı sordu.

"Aurora." dedim.

"Gözlerine yakışan bir isim." dedi.

Tanrıya şükürler olsun ki boynuma sarılı olan atkım sayesinde kızaran yanaklarımı gizleyebilmiştim.

Kendi adını söyledi.

"Biliyorum, dün akşam öğrendim."

Rüzgardan dolayı tek gözünü hafifçe kısarak bana tekrar baktı. Eğer yakın arkadaşım olsaydı, ona tam bir şapşal gibi göründüğünü söylerdim. Soğuk havayı unutmamı sağlayacak kadar sevimli bir gülüşe sahipti çünkü.

"Tanıştığımıza memnun oldum, Aurora."

"Burada daha önceden yaşadın mı?" diye sordum, merakla. Hâlâ yanına oturup oturmama konusunda tereddüt duyuyordum. O da benim yüzümden sürekli yukarıya bakmak zorunda kalıyordu.

"Evet ama altı yıl önce ayrıldım."

"Ben seni neden hiç görmedim?"

Güldü. "Adanın diğer tarafındaydım."

"Oraya da çok gittim."

"Demek ki etrafına dikkatli bakmamışsın, Aurora."

Sessiz kaldım. Acaba sahiden de benim mi gözümden kaçmıştı? Ona kaç yaşında olduğunu sormam çok tuhaf olur muydu? Benden büyük olduğu kesindi zaten. Ama ne kadar büyüktü? Onun yanında durup, bir süre denizi izleyerek düşündüm.

"Sen Turner'ların kızı mısın?" diye sordu bana.

"Evet."

Son bağcık düğümünü atarken sustu.

"Sen peki?"

"Benim ailem artık burada yaşamıyor." diye cevapladı. Sonra ayağa kalktı ve pantolonunda kalan kumları silkeledi.

"Nerede kalıyorsun?"

"Değişiyor."

Yanağımın iç kısmını ısırdım. Artık ben ona bakmak için kafamı biraz kaldırmak zorunda kalmıştım. Dağınık saçları rüzgâr yüzünden uçuşuyordu ve gitmek üzere gibiydi.

O sırada, bize doğru yaklaşan Melanie'yi gördüm. Erin'in büyük kuzeni Katherine'in arkadaşlarından biriydi. Matt'e seslendi. Birbirlerine el salladıklarını görünce, yeniden denizin dalgaları tarafından yutulup götürüldüğümü sanmıştım. Çoktan kaynaşmış gibi bir halleri vardı. Melanie, ona markete uğradıktan sonra eve geçebileceklerini söyledi.

Matt'in 'şimdilik' kimde kalacağını görmek mideme yumruk hissiyle oturmuştu.

"Görüşürüz, Aurora." dedi ve Melanie'yi kolunun altına alarak kumsaldan uzaklaştı.

Onlar giderken izlemek zorunda kaldım.

"Keşke ona, odamda uyuyabileceğini söyleyecek kadar büyük bir kız olsaydım."

🌊

🌊

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
your stories by the sea ➳ matt smith Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin