"Çok güzel! Çok güzel, bayıldım. Bunu istediğimi nereden öğrendin?"
Son on dakikadır, Eva teyzemin getirdiği elbiseyi üzerime giyinmiş bir halde evin içinde koşup duruyordum. Kendi odamdaki aynanın önünde yeni elbisemle şarkı söylemiş, oradan banyodaki aynaya bakarak saçlarımı toplamış ve bir davete gidiyormuş gibi evin içinde süzülmüştüm.
"Etrafında tekrar dön, bakayım."
Oturma odasının merkezindeki masanın üzerine çıktım ve büyükannemin artık genç bir kız olduğum için böyle çocukça hareketler yapmamam konusunda beni uyarmasına kulak asmayıp kendi etrafımda döndüm. Evde benim dışımda sadece Eva teyzem keyifli görünüyordu. Poz vermemi isteyip fotoğrafımı çekti.
"Fotoğrafta nasıl duruyor?" diye sorarak masadan indim ve nefes nefese kalmış halimle Eva teyzemin yanına oturdum. Elinde salladığı polaroid fotoğrafı bana uzattı.
"Adanın en güzel kızı oldun." dedi, bana gülümseyerek. Büyüdüğü evde bir yabancı gibi oturuyor olması beni rahatsız ediyordu ama artık buraya ait olmadığını bana söylediğinde geçen seneydi. O bu gerçeği kabul etmişti ama ben edemiyordum.
Ona inanmadığımı söyleyince bana kızdı. Fikrinde ısrar etti ve polaroid fotoğraftaki halime bakınca, elbisenin etkisiyle belki haklı olabileceğini söyledim. "Aferin." demişti. "Başkası sana söyleyene kadar bekleme. Bunun için yeterince uzun yaşamıyoruz."
O zaman ne demek istediğini anladım dersem yalancı olurdum. Anlamış sayılmazdım. Ama yine de kafamı salladım. Eva teyzem diğer hediyeleri için de özen göstermemi bana hatırlatınca, odamdaki kutuları unuttuğumu fark etmiştim.
"Gidip onlara da bakacağım." dedim.
Polaroid fotoğrafı teyzeme geri verdim. Geçen sefer geldiğinde, bana bir seyahat defteri yaptığını anlatmıştı. İçinde benim de fotoğraflarım olacaktı. Bu yüzden çektiği tüm fotoğrafları ona bırakıyordum. Yine aynısını yaparak odama gitmek için ayaklandım.
Mutfaktaki annemin hiç çıkıp bizimle oturmamış olmasına ve köşedeki tekli koltuğunda oturarak örgü ören büyükannemin sessiz kalmasına alışkındım. Babamın eve gelmesi için henüz erken bir saatti ve muhtemelen Eva teyzem akşam yemeğine bile kalmayacaktı. Bunları düşünmek canımı sıkıyor, aralarındaki sorunu bir türlü öğrenemediğim için merak duygusu beni yiyip bitiriyordu.
Odama girip son bir kez daha boy aynasının önünde geçtim. On altıncı yaş günü hediyemin üzerimde ne kadar güzel durduğunu düşünerek kendimi mest etmeye o kadar çok kaptırmıştım ki, yatağımda duran diğer kutular yine aklımdan uçup gitmişti. Odamda dans ediyordum.
Sonra penceremin önünde duran ve eski eşyalarımı sakladığım sandığın önüne doğru yürüdüm. Eski bir kolyem vardı. Biraz onarım ile bu elbiseme çok yakışırdı. Sandığı açmak için hamle yaptığım sırada, gözüm pencereden dışarıya takıldı. Limanda gördüğüm genç adam, bahçemizin hemen dışında duruyordu.
Beni görüp görmeyeceğini düşünmeden pencerenin önünde durdum. Ona bakmak için kafamı cama iyice yaklaştırdım ve neden burada olduğunu anlamaya çalıştım. Kıyafetleri aynıydı, çantası sırtında duruyordu ve etrafa bakınıyordu. Bu kez birini arıyor gibiydi. Tanıdığımız biri olmamasının yanı sıra burada sadece iki kişiden birinin evini arıyor olmalıydı. Ancak onu bir dakikaya yakın bir süre izledikten sonra aradığının bir ev olmadığını anlamıştım. Balıkçı Jack Jr. ile selamlaşmıştı. Bahçemizin köşesindeki yolda durmuş, sohbet ediyorlardı.
Pencereyi yavaşça araladım ve ne konuştuklarını duymak için denizin hırçın dalga seslerine susması için yalvardım. Ama deniz beni dinlemezdi. Gürültüsü, tüm konuşmaları yutuyordu sanki.
Fakat bir cümlesini işitmiştim.
"Buraya uğramayalı uzun zaman olmuştu." dedi, yabancı adam.
Jack Jr.'ın kalın sesi daha kolay duyuluyordu. "Tekrar kaçmana izin vermiyoruz, haberin olsun."
İkisi sohbet ede ede uzaklaşmıştı. Ben ise pencerenin önünde, o genç adamı neden daha önce hiç görmediğimi düşünüyordum.
"Zaten bu adaya aitti, benim hiç hatırlamadığım bir zamandan."
🌊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your stories by the sea ➳ matt smith
القصة القصيرةEn yakın arkadaşım onun için 'tuhaf biri' ifadesini kullanmıştı. Ama benim için deniz gibiydi. Ona tutunmam imkânsız, yarattığı dalgalarda boğulmam ise kaçınılmazdı. ❝Ben bir deniz kızıyım, o gece sana gülümseyen ve dalgalarda yalnız dolaşan.❞ matt...