Selamm! Sizi nasıl özlediğimi bilemezsiniz. Piraye'yi yazmayı çok seviyorum :*
Ben büyük bir heyecanla yazıp buraya atarken lütfen sizde vote vermekten geri durmayın lütfen. Vote ve yorumlar beni yazmaya teşvik eden en önemli etken. <3
Vote: 70
Yorum: 200
Elfida, Nar çiçeğim
Keyifli okumalar...
"Üçüncü Bölüm"
Herkesin hikâyesi gizli bir yara...
Benim hikâyem de yaraydı ve bu yara nasıl iyileşecekti inanın ki hiç bilmiyorum. Bir çıkmaza girmiştim. Dağılmış parçalarım beni kendisiyle beraber büyütürken ben, kendi kaybolmuş gölgemin izindeydim.
Kaybolmuş gölgemde benliğimi arıyordum.
Benliğimi bana ulaştırmak isteyen bir adam vardı.
O adam beni kendisiyle beraber sürüklüyordu.
Araba, küçük bir sarsıntıyla durduğunda düşüncelerim de, küçük kuytusuna çekildi usulca. Hüzüne yuva olmuş göz bebeklerim geldiğimiz evin beyaz duvarlarına değdi. İki katlı, büyük bir evdi. Duvarında bulunan siyah çatlaklar bana kendimi hatırlattı. Bana ev olacak mıydı bilmiyorum. Evi, ev yapan aileydi sonuçta. Elim karnımı gitti. Dudaklarıma kırgın olan gülüşlerim; elimi karnıma koyduğum an özgürlüğüne kavuştu. Bana ev olur muydu bilmiyorum ama benim bebeğime ev olacağım bir gerçekti. Kaydırmalı kapı büyük bir gürültüyle yana kaymaya başladığında yanımda oturan adama gitti bakışlarım.
Gözleri üzerimdeydi. Her hareketimi ince ayrıntısına kadar izliyordu. Ne yaptığını bir türlü anlamıyordum. Öylece bana bakması beni korkutmuyor değildi. Kafasında biriken soruların cevabı yüzümdeymiş, bendeymiş gibi bakıyordu. Kaybolsam elinde bir fenerle beni kaybolduğum karanlıkta bulup çıkaracak gibiydi.
Düşmemi beklemiyordu ama düştüğümde beni kaldırmayı bekliyordu.
Kapı tamamiyle açıldığında, nihayet benden çektiği gözleriyle arabadan indi. Onun ardından ben de inmek için harekete geçtim. Deri koltuktan ayrılan bedenimle cılız, bir kumaş sürtünme sesi geldi. Hafif yüksek olan arabadan inemek için arabanın kenarından tutacağım vakit bana doğru uzatılan ele, daha sonra sahibi olan adama baktım. Bana elini uzatıyor oluşu beni küçük bir şaşkınlığa davet etti. Şaşırdım. Belki şaşırmamam lazımdı ama bu elimde değildi. Nasırlı eli öylece yukarıda tutmam için bekliyordu. Gözlerinden bir saniye bile ayırmadığım harelerimle beraber ondan destek almadan arabadan indim. Benden uzun olduğu için yanında küçük kalmıştım. Çenesine geliyordum. Ayağımda topuklular olsaydı belki eşit olabilirdi boyumuz. Evet Piraye! Şuan da bunu düşünmenin zamanıydı, değil mi? Havada kalmış elini es geçtim. Yüzünün ne hâlde olduğunu bilmesem de sırtımı delen bakışlarından hiçte sakin olduğunu düşünmüyorum. Onu geride bırakıp evin önüne doğru yürümeye başladım.
"Valizle-"
"Hazırlanan odaya konulsun." Diye, bağırdı konuşan adamına.
"Peki, Yusuf Bey."
Bütün hayatımı birkaç bavula sığdırmış olan ben, kimbilir daha nelerle karşılaşacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOZBEY
Fiction généraleAilesini, en yakın arkadaşının düğününde kaybetmiş bir Çerkez kızı. Piraye Vumar! Ağalığı bırakmış bir adam. Yusuf Agir Bozbey! "Töre kitabı değildir"