okuldan sonra eve dönüşlerimiz de evrimleşmişti. genelde sabahları evden diğerlerinden erken ayrılırdım. okulda kalabalıkla karşılaşmak istemediğimden hep erken gidiyordum. tek başıma yarı karanlık otobüs durağında geçirdiğim sabahlarıma yeonjun hyung da dahil olmuştu.
bir sabah durağa gittiğimde çoktan orada olduğunu görmüştüm. onu orada beklemediğimden şaşırmıştım tabii. o kadar uykulu görünüyordu ki o sabah. pofuduk saçları, şişmiş dudakları ve yarı kapalı gözleri. o tatlı görüntüyü asla unutamam sanırım.
uykulu haliyle beni farketmemişti bile. usul usul yanına gidip oturmuştum. sesimi duyana kadar dönüp kim olduğuma bakmamıştı. ovuşturduğu gözleriyle hâlâ rüya gördüğüne yemin edebilirdim.
"günaydın."
kısık çıkan sesime rağmen sessiz ortama bomba bi düşen sesle irkilmişti. ardından gözlerini büyükçe açmış ve bana taraf dönerek oturmuştu.
"geldiğini farketmemişim."
"evet, onu anladım." güldüm. ben gülünce o da güldü. "neden bu saatte çıktın? çok erken değil mi?"
"senin için- yani bizimkiler geç kalmamdan bıkmışlar, erkenden kovdular işte evden."
yalan söyleyemiyordu. tatlıydı.
ben onu yanıtlayamadan ilk otobüs gelmişti bile. önce kendisi kalkmış ardından beni de kolumdan tutarak kaldırmıştı. böyle ani temasları oluyordu. beni yerime çivileyen temasları.
okul yolu boyunca uyumamak için direnmişti fakat başaramamıştı. en son başını omuzuma yaslayarak uyuklamıştı.
"yalan söyleyemiyorsun yeonjun hyung."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
star | beomjun
Fanfictiongeçirdikleri kaza sonucu paralel evrende sıkışan ve bir birine ulaşamayan iki genç.