12

338 60 26
                                    

parti gecesi. etraf karanlık ve her yer kalabalık olduğunda onu seçmek iyice zor oluyordu. büyük salonu aydınlatan loş, renkli ışıklar duvarlarda asılmış süslemelerin parıldamasına yol açıyordu. ellerinde içkilerle tüm sınıf şarkıya kaptırmıştı kendini.

elimdeki plastik bardağı masaya bıraktıktan sonra lavaboya doğru adımladım. en azından orada gürültülü müziği duymak zorunda kalmazdım ve gözlerden uzak saklanabilirdim. gözlerden kastım yeonjun değil asla..

içeride kimsenin olmadığından emin olduktan sonra usulca içeri sızdım ve kapıyı kapattım. aynada kendimi süzdükten sonra sırtımı tuvalet kapılarından birine yaslayarak telefonumu çıkardım. şimdiden sosyal medyada partiden görüntüler paylaşılmıştı. bir sürü fotoğraflar ve müzikli videolar. fakat hiçbirinde yeonjun yoktu.

ben kendi düşüncelerime dalıp gitmişken kapı açıldı. refleks olarak yaslandığım yerden ayrıldım ve telefonu tekrar cebime attım. gelen kişi oydu. günler sonra ilk kez gördüğüm güzel yüzü, şekillendirilmiş siyah tutamları ve duygularını anlayamadığım gözleri.

nefesimin kesildiğini hissetmiştim o an. hızlıca yanında geçip gitmek istedim ama kolumdan tutarak geri adımlatmıştı beni. kalbimin ayaklarım altına düştüğüne emindim.

"neden benden kaçıyorsun?"

"senden kaçmıyorum." o anki heyecanıma ve stresime bakılırsa kekelemediğim için kendimi alkışlıyordum.

"benden kaçıyorsun beomgyu. günlerdir benden kaçıyorsun. sana ulaşmak için her şeyi denedim ama öyle kalın duvarlar ördün ki, hiçbir şekilde ulaşamadım sana. bir milim bile yakınına gelemedim. neden yapıyorsun bunu?"

"yeter. lütfen konuşma artık. seni daha fazla kaybetmek istemiyorum. arkadaşlığımız bozulsun istemiyorum. lütfen aklımızda sadece güzel anılarımız kalsın ve burada bitirelim."

"arkadaşlığımız mı?" bana bir adım yaklaştı. ve bir adım daha. ve bir adım daha. dibime girene kadar yakınıma geldi. nefesimi kesene kadar. "ne arkadaşlığı gyu? aramızdakilerin gerçekten sadece arkadaşlıktan ibaret olduğunu mu düşünüyorsun?"

yüzüne bakamıyordum. kurduğu cümleleri idrak edemiyordum. sadece donmuştum. ne kaçabiliyordum ne de orada durabiliyordum. arafta gibiydim.

"bir şey söyle gyu, lütfen. susma."

"ben.. ne demek istediğini anlamıyorum."

"bana bak." başından beri siyah beyaz fayansta sabit kalmış bakışlarıma ulaşmak için başını eğdi. "beomgyu bana bak." yanaklarımı avuçladı. tanrım. tam şu an canımı alsan yeridir.

bakışlarımızı birleştirdi, benim iradem dışı. öyle derin bakıyordu ki, o an tüm ruhumu gördüğünü sandım. karşısında oldukça savunmasızdım. "sana tutulduğumu görmüyor musun?"

star | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin