KESKİN KIRAÇ
Saat 09.17Keskin saate bakıp duruyordu, o sırada sadece göz teması kurmak isteyen Banu memnuniyetsizce nefes alıp veriyordu. Keskin tabağındaki yemekten bir lokma daha aldı ve ağzına attı, başını kaldırmadan ağzındaki lokmayı çiğnemeye devam etti.
"İşler nasıl gidiyor?" diye sordu Banu yemeğini yerken, konu bulmak istiyordu. Keskin omuz silkti nişanlısına, "Aynı yerde çalışıyoruz, biliyorsun." Banu mantıklı bir cevap almanın hüsranındaydı.
Keskin yemeğini yemeyi kesti ve arkasına yaslandı, Banu'yu o psikolojik baskı kuran gözlerinin altına aldı.
Banu ona uzun süre bakılmasından nefret ederdi, ellerinin titrediğini fark etti. Biliyordu; Keskin şu an ellerine bakıyordu. Hızla elini kucağına, masanın altına koydu.
Uzun bir sessizlik hakim oldu masaya, Banu korkuyordu bu yüzden bu havayı dağıtmak istedi.
"Yemeğini neden yemi-"
"Boynundaki iz ne?" diyerek böldü Keskin. Banu elini hızla boynuna götürdü, "n- ne izinden bahsediyorsun?" Keskin sakindi, masada bir dal sigara yaktı ve gözlerini kıstı.
"Elinle sakladığın izden bahsediyorum Banu."
Banu'nun nefes alışverişi hızlandı, Keskin ciğerlerinde hissedecek kadar derin bir nefes aldı sigarasından.
"Nefesini kontrol altına al, zavallı gibi gözüküyorsun." dedi, Banu Keskin'in gözlerinden kaçırdı gözlerini.
Dirseğin masaya koydu Keskin, diğer eliyle sigarasını parmakları arasında tutuyordu. Banu saçlarıyla oynamaya başladı, titreyen elleri görünürdeydi. Saçları arasına saklamak istesede Keskin'in dikkatinden kaçmadı.
"anksiyete bozukluğu" dedi Keskin donuk sesiyle, Banu korkuyla gözlerini Keskin'in gözleriyle buluşturdu.
"Aşırı endişe ve saçla oynama eylemi, kâbus olan düşünceler ve el titremesi." dedi dudaklarını hafifçe kıvırarak.
"Krize girmek üzeresin, bir an önce kendini toparlaman gerekiyor." Sigarasından bir kez daha çekti, umursuyor gibi değildi sadece uğraşmak istemiyordu.
"Eğer..." dedi oturduğu yerden kalkarak, masanın sonunda oturan Banu'ya yaklaştı ve sandalyesinin arkasına geçti, kulağına eğildi.
"Eğer beni aldatmıyor olsaydın şu an bu duruma düşmezdin."
Fısıltısı altında gizlenen iğneleyici cümlesi Banu'nun beyninde bir heyelana sebep oldu.
Sigarasını Banu'nun yemek tabağında söndürdü ve saçlarını ensesinde toplayarak hafifçe çekti, Banu başını geriye atmak zorunda kaldı ve tepesinde duran Keskin'e baktı, göz bebekleri titriyordu.
Keskin hissizce onun korkak gözlerine baktı, sonra boşta kalan eliyle boynundaki ize dokundu.
"Beni ortağımla aldatıyorsun, Atilla ile." Dudakları alayla kıvrıldı "Tam beş aydır..." dedi derin bir nefes alarak, Banu konuşmak istiyordu ama ne zaman Keskin'in gözlerine baksa diyecekleri boğazında düğüm oluyordu.
"Beş aydır... Beş aydır aldatıyorsun beni"
dedi kaşlarını kaldırarak, dudakları tebrik edercesine büzüldü. Elini izden çekti ve sanki parmağı kirlenmiş gibi masadaki peçeteye parmağını sildi. "Tiksindirici" diye fısıldadı ve Banu'dan uzaklaşarak ceketini düzeltti.
"Şimdi seninle sadece itibarım için nişanlı kalacağım, babandan hakkımı aldığım an bitecek bu sikten oyun."
Banu elini boğazına koydu ve nefesini dengede tutmaya çabaladı. "Keskin, kimse seni böyle t-tanımıyor." dedi zoraki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RANDEVUEVİ | Texting
RomanceUYARI: Kitap +18 bu yüzden yaş sınırı altında kalan kişilerin ve rahatsız olacakların okumaması rica edilir. ------------------ "Neden utanıyormuş gibi davranıyorsun? Seks işçisi olan bir kaltak değil misin, Hera?" Dişlerimi sıktım ve ellerimi yumru...