Yıldıza basmayı unutmayın.💚😘
Ve satır aralarına yorum bırakmayı. İyi okumalar canlar. 💖
"Ne yapıyorsunuz?"
Leman'ın ilgiliyle sorduğu soruya Elmas tırnaklarına törpü yaptığı kahvaltı masasında rahatça cevap verdi. "Kahvaltı." Telefonu hoparlördeydi.
Yanında dün akşam olduğu gibi Ada oturuyordu, Elif ise masayı kuran kişiydi yine.
"Orada olamadığımız için üzgünüm bir tanem. Doğum günün kutlu olsun." Annesinin peşine babası da seslenerek doğum gününü kutlayınca gülümsedi, içi ısındı.
Ailesini seviyordu.
"Teşekkür ederim, ve sorun değil anne." Kardeşine baktı, Elif'in ona bakarak 'tabii ki değil' gibi benzeri bir laf sokmasını bekledi ama kardeşi tepkisiz kalarak, hatta ondan yana bile bakmadan işine devam etti. Bu onu uzaylı gibi süzmesine sebep olsa da önüne dönerek annesine odaklandı.
"Geldiğimizde biz bize bir daha kutlayalım, olur mu? Siz bu akşam eğlenmenize bakın." Annesinin sesi son cümle de kısılarak imalı bir hal aldığında Elmas duraksadı. Törpüyü bırakıp telefonunu kaptığı gibi hoparlörden alıp kulağına yasladı.
"Anne?"
"Evi döndüğümde sağlam bulmak istiyorum ama."
"Elif mi söyledi?" Kardeşi adı geçmesine rağmen yine de ondan yana bakmadı, robot gibi sadece işini yapıyordu.
"Elif tuhaf bir şekilde buraya geldiğimizden beri hiç aramadı, biliyorsun normalde saat başı arayıp ne olduğunu sorar, bizi sık boğaz ederdi... Ayrıca ben biliyordum zaten, tahmin etmiştim."
Elmas başını eğerek sessiz kaldı, annesine sorup izin almadığı için pişmanlık çekerken Leman devam etti.
"Sorun değil, sadece iyi olun yeter, tamam mı? Elif'le de yemeyin birbirinizi biz yokken, kızlarımı canlı görmek istiyorum döndüğümde."
Elmas rahatlamış şekilde diklenerek gülümsemesini genişletti. "Tamam."
"Tamam mı? Görüşürüz o zaman. Sizi seviyoruz."
"Biz de." Telefonu kapatıp tezgaha koyduktan sonra Elif karşısına oturdu, kahvaltı hazırdı. Yemeye başladıkları zaman Elmas kardeşini süzüp, "neyin var?" Diye sordu.
Elif başını kaldırmadı. "Ne?"
"Hiç aramamışsın babamları, eksik hissetmişler." Biraz alayla biraz da ciddi demişti. "Annemle konuşurken bana laf sokacağın mükemmel bir an da vardı ayrıca, kaçırdın. Şaşırdım, hatta dehşete düştüm. Camı açık unutup hasta falan olmadın değil mi? Sonuçta ormanın yanında yaşıyoruz, ve kış ayındayız, dışarıda kar var."
Gözlerine ne saçmaladığını anlamak ister gibi bakıp, "ne?" Dedi tekrar.
Elmas'ın dalga geçen mimikleri soldu. "Neyin olduğunu soruyorum sadece ablan olarak."
"Bir şeyim yok." Ada'ya baktı. "Eğer abla olmak istiyorsan sabah erken kalkıp kardeşini okula götürecektin... Ben sabah yedi de kalkıp karateye, boksa, ve pasta kursuna gittim. Geldiğimde hala uyuyordun, Ada televizyon izliyordu aşağıda." Ablasına baktı. "Ve sorumluluk sahibi olmak istiyorsan da anneme bu hatanı söyleyip bir daha olmayacağını belirtmen gerekirdi, ama bunu yapmadın. Tıpkı parti planlarını söylemeyip yakalandığın gibi."
Elmas boğazına dizilen ağırlık ile yutkunamadı. Bazı laflar dışarıdan öyle görünmese de bazen insana ağır geliyordu. Sonunda yutkunduğunda gözleri doluydu. "Yarın sen yaparsın o zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAKONDA
Science Fiction2048, Haziran'ında Dünya'nın daha iyi bir yer olacağını söyleyen tüm bilim adamları sözleri altında ezilip ölmüşlerdi. Başta Türkiye olamak üzere bütün ülkelere yayılan ölümcül olmakla beraber başkalarına zarar vermeyi de sağlayan N-230 virüsü yılla...