Buz kesmelerinin sebebi kış soğuğu değildi. Hareket eden, içinden ne çıkacağı belli olmayan çalıydı.
Eser'in sıcak avucunu kendi avucunda hissetti. Nefes seslerini tekrar o zaman duydu, son zamanlarda duygularını bu kadar açıkta yaşamak canını sıkıyordu, sevgisi, öfkesi, gerginliğini dışarı yansıtıyordu. Parmaklarını sıkınca Eser ona baktı.
Çalı bir kez daha hareket etti ve içinden iki beden çıktı. Ada görmese de çığlık atıp ablasına sarıldı, Elmas da refleksle karşılık verip gözlerini kapattı.
Birbirleriyle tartışarak yürüyen Ekin'le, Pars'ı gördüklerinde aynı anda ağızlarından koca bir nefes verdiler. "Ohh." Onların burada ne aradıklarını dahi sorgulayamadılar.
Elif gözlerini kapattı, elini kalbine koydu küt küt attığını fark ettiğinde. "Gereksiz aksiyon yeminle ya, mahvoldum. 4 yaş yaşlandım." Diye söylendi.
İkili onların aksine onları görünce sevindiler, yanlarına geldikleri zaman kaşlar çatıktı. Tayanç, "ne işiniz var sizin dışarıda?" Diye sordu soğuk bir sesle.
Eser, "doğru soru, nasıl olduğu abi?" Dedi diğer elini leğen kemiğine koyarken.
Elif gururla ikisine baktı. "Öğrencilerim işte." Diye mırıldandı. "Doğru diyorlar, nasıl buldunuz deliği?"
"Şuna delik deyip durma." Derken ayaklandı Elmas. "Ayrıca hepiniz yanlış sorudasınız." Pars'ın gözlerine baktı, Ekin'e döndü sonra ve başını iki yana salladı. "Pars'ın senin yanında ne işi var? Siz ikiniz yan yana ne yapıyorsunuz?"
Elif şaşkınlıkla gözlerini büyüttü, duyguları kendisini önceliğe mi alıyordu? Bunu önce onun fark edip, sorması gerekiyordu. Kendine sinirlendi. Ayağını yere vurup tepinse çok mu tuhaf görünürdü? Parmaklarını daha çok sıktı ve bunu fark eden tek kişi Eser oldu.
Başını çevirdi ve hırsla tısladı. "Eser kaşlarını çat!"
Hiçbiri tavrının sebebini anlamasa da Eser ellerini beline koyup Pars'a bakarak kaşlarını Elif yerine Elif için çattı.
"Birilerinin aksine Ekin beni dinledi." Dedi Pars alıngan bir tavırla.
Tayanç sinirle gülüp üstüne yürüdü. "Ne dinleyecek lan seni!" Yakasını tek elle tuttu. Elmas hemen ellerini göğsüne koyup adını sakince söyleyerek geri çekilmesini sağladı, göz göze geldiklerinde durmasını istedi. Genç adam sinirle soluk verse de yerinde durdu, yutkundu.
"Benim dinleyecek bir şeyim olduğunu sanmıyorum." Ekin'e onu ayıplayarak baktı. "Midem o kadar geniş değil."
Elif'in ağzı beş karış açık kalmıştı. Benim ablam mı? Sözleri doğru duyuyorum değil mi? Rüya da mıyım acaba? Gibi bir çok soru geçti aklından.
"Söylemek ve kabullenmek benim içinde zor Elmas, ama Pars'ın bir suçu yok, bütün suç-" Yutkunarak duraksadı, bu durumda bile dili varmıyordu.
Elif devam etti sessizce onun yerine. "Lale'nin." Bakışları birleşti. Her şeyi açıkladıktan sonra ilk defa karşı karşıya geliyordu onlarla. "İyi misin Ekin abi?" Diye bir soru çıktı ağzından, kendi bile şaşırdı. Kendi duygularını umursamayan birinden başkalarınınkini umursamasını bekleyemezdiniz, ama Elif de ablası gibi son günlerde farklı olduğunu hissediyordu. Bu farkındalık korkutucuydu.
"İyiyim Elif, sana da ayrıca teşekkür ederim. Gözlerimi açtığın için."
"Ben gözlerini değil duygularını açtım."
Bu sefer elleri sıkılan Elif, sıkan Eser olmuştu. Dün cihazı tamir ederken ki konuşmaları geldi aklına. O diyalog da varabildikleri tek sonuç sevgili olmalarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAKONDA
Sci-fi2048, Haziran'ında Dünya'nın daha iyi bir yer olacağını söyleyen tüm bilim adamları sözleri altında ezilip ölmüşlerdi. Başta Türkiye olamak üzere bütün ülkelere yayılan ölümcül olmakla beraber başkalarına zarar vermeyi de sağlayan N-230 virüsü yılla...