XIV- Dillerin Yudumladığı Belirsizlik Yemini

143 13 11
                                    

İyi okumalar. 🌸✨

-XIV-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-XIV-

Dillerin Yudumladığı Belirsizlik Yemini.

Hatırlarsa gönül eskiyi, o zaman dökülür tinimden oluk oluk topraklar. Ve o an zahirleşir canımın neler çektiği.

Bazen acı bir kahveye çalar toprağımın rengi; çekilen ıstıraplar deşer sırlarımı. Bazen de bal ırmağı misali süzülür lahzalar, tatlı bir his bırakır dimağımda.

Bazıları da aklımın üstüne yığılır, zihnimi durdurur; düşüncelerimin önünü tıkar.

Duyduklarımla ne yapacağımı bilmezce koridoru izledi gözlerim.
Hiç bahsetmediği kocasından dayak yediğini mi söylüyordu telefondaki kişiye? Nefretini kustuğu kimdi? Neler dönüyordu? Hiçbir şey anlamamıştım.

Kimdi bu yaralı kadın?

Kimdin sen Vaveyla?

Konuşmasını daha fazla duyacak mecale ve daha önemlisi hakka sahip olmadığımdan yavaş adımlarla, kendimi fark ettirmemeye çalışarak geldiğim koridoru aştım. Oturma odasına gerisin geri girdim. Kalktığım kanepeye oturduğumda anın getirdiği hislerle titreyen ellerimi eteğimin kumaşına sürttüm.

İçleri hemencecik terleyivermişti.

Evimizdeki kız, gitgide yabancılaşıyordu gözümde. Anlatmadığı şeylerin üzerine eklenen duyumlar, aklımı iyice karıştırmıştı.

Vaveyla'yı çok az da olsa tanıdığımı sanmıştım ancak şu an hiç de o kadar tanıdık gelmiyordu. İki-üç günlük bir insanı ne kadar tanıyabileceksem o kadar tanımaya çalışmıştım. Ön yargısız olmaya özen gösterirdim her daim. Yine öyle yapmıştım ve yardıma muhtaç olduğundan evimize dek getirmekten sakınca duymamıştım.

Şimdiki duyduklarım içimde bir şüphe uyandırmasa da merakımı hepten körüklemişti. Şayet kocasıysa bunu yapan, neden sessiz kalıyordu? Hâlâ anlamış değildim. Korkuyordu, onu idrak etmiştim ancak korka korka nereye dek gidebilirdi ki? Arkasında birisinin olmayaşından işi yargıya, vesaireye taşımak istemediğinin de farkındaydım. Ama bizlere anlatsa, şu anki yardımımızdan daha fazlası illaki gelirdi elimizden. Yarasına bir kabuk olurduk belki.

Dertli bir iç çekişle kurdelesi gevşeyen fuları saçımdan çekip kurtardım. Sarı teller boynuma doğru anında yayılıverdiklerinde açık pencerelerimizden giren yaz havası, köprücük kemiklerimden ürkek bir kuşun kanadından kopan tüy parçası gibi süzüldü geçti.

ÜCRA YILDIZLAR KALBE GÖMÜLÜR  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin