Sakin ol Jimin. Derin bir nefes al, evet, güzel. Ve yavaşça geri ver.
İçimden defalarca tekrar ettiğim cümle ile kalp ritimlerimin biraz daha düzene girdiğini hissederken gerginlikten kasılmış bedenimin gevşediğini hissettim.
Sarayın gereksiz büyüklüğünden dolayı biraz uzun süren koridorlar yolculuğundan sonra sonunda taht odasının önüne gelebilmiştik. İçeride beni nasıl bir konuşmanın beklediğini o kadar çok merak ediyordum ki! Tek dileğim yaptığım basit saygısızlığın cezasını kesmemeleriydi. Hem, hem hangi kral bu kadar basit bir detay ile ilgilenir ki?
En önde ki, evet hâlâ adını bilmiyorum ve öğrenmek gibi de bir niyetim yok, asker kapıyı bir kaç kez tıklattıktan sonra hafifçe aralanan kapıdan kafasını uzatan adama neden geldiğimizi söyledikten sonra yaklaşık olarak yirmi saniye daha bekleyerek geçmiş, az da olsa yatıştırdığım gerginliğim tekrar hat safhaya çıkarken sonunda kapılar ardına kadar açılmıştı.
"Kral Min Yoongi'nin huzuruna çıkıyorsunuz! Asker, dikkat!" Bağırma işte hayvan gibi bağırma!
Hepsi aynı anda adım atınca mecbur olarak ben de yürümek zorunda kaldım. Hızlı sayılmayan ama gayet düzenli adımlarla ilerliyorlarken hepsinin durması ile ben de durdum. Burada yine ne sikim bir saçmalık ile karşılacağımı gerçekten çok (!) merak ediyorum.
"Efendim, yürümeye devam edin. Hemen arkanızdan sizi takip edeceğiz." Yüzüne aval aval baktıktan sonra tek kelimeyle dile geldim. "Neden?" Sorduğum soru gayet basit olmasına rağmen yüzüme aptal aptal bakan adam ile zaten gergin iken üstüne bir de sinirleniyordum ve birazdan saçlarımı yolarak yere çökecek ve çığlık atmaya başlayacaktım. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki nefes almakta zorlanıyordum.
"Bu, bu genel bir davranıştır efendim. Huzura çıkacak olan kişinin arkasından yürürüz." Bu açıklamayı duymak için mi beni bu kadar germişti? Yok, yolarım ben bu adamı.
Sinirli olduğum her halimden belli iken gıcık bir şekilde gülüp saçlarımı karıştırdım. Cevap verme gereği duymadan hantal adımlar ile yürümeye devam ettim. Yürürken çok kısa bir süreliğine sakinleşmek adına gözlerimi kapatıp defin derin nefesler aldım. Fazlaca kısa bir sürenin sonunda kralın huzuruna çıktığımı fark eder etmez askerler ile beraber bende yürümeyi bırakıp dizlerimin üstüne çöküp alnımı yere yaslayarak krala olan saygımı göstererek selamladım. Çıkacakmış gibi atan kalbime rağmen baya sakin duruyordum ve buradan çıkar çıkmaz kendimi tebrik edeceğimi aklımın bir köşesine not ettim.
"Mutlak hükümdarımız Min Yoongi! Saygılarımızı sunuyoruz!"
Hep birlikte aynı şeyi tekrarladıktan sonra ayağa kalkmak için kralın emrini beklerken etrafımda bir hareketlilik hissetmem ile vücudum kasıldı. Aman tanrım! Yoksa beni öldürecekler mi!?
Kasılmam yetmezmiş gibi üstüne titremeye başlayınca gözlerimin dolduğunu hissettim. Şimdi ölemezdim... Anneme verdiğim sözü tutmadan ölemezdim; yanına gitmeden, sarayda hiçbir olay yaşamadan tamamen kendi ecelimle olmalıydı ölümüm. Kralın huzurunda değil.
Ben tamamen düşüncelere odaklanmışken beni gerim gerim geren hareketlilik sona ermiş, hafif bir kapı kapanış sesinden sonra etraf sessizliğe bürünmüştü. Alnım hâlâ yere değiyorken gelecek olası bir darbeyi ya da içimden dua ettiğim ve duymayı beklediğim kralın sesine odaklandım. Çok şükür ki bu defa beklememe gerek kalmadan ve mutluluktan ağlamama sebep olacak kralın sesini daha doğrusu emrini duyunca hemen dikeldim.
Doğrulunca ferk ettim ki o kadar fazla kasılmıştım ki vücuduma iğnelerin battığını hissettim. Her şeye rağmen kafamın hâlâ yerinde olmasına şükrederek gözlerimi krala odaklamadan beklemeye başladım. Bir kaç dakikanın ardından nihayet kral konuşmuş ve konuşmanın getirdiği rahatlık ile çok az da olsa vücudum gevşemişti.
"Park Jimin... Burada neden bulunduğunu biliyor musun?"
"Hayır kralım." Bir kaç saniyelik bekleyiş ve tekrar sıralanmış cümleler. "Peki merak ediyor musun?" Tuzak soru mu bu? "Siz nasıl arzu ederseniz odur efendim. Düşünceleriniz benim için birer emirdir." Böyle kurtarış savaş tarihinde bile yoktur be!
Kendi düşünceme gülmemek için hafif nefesimi tutarken ortamda tekrar bir sessizlik olmuş fakat çokta uzun sürmemişti.
"Öncelikle rahatla Jimin, ölmek için getirilmedin buraya." Hafif alay barındıran ses ile daha da gevşeyip ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesi yavaşça ağzımdan verdim. Bir cümlenin hayatımı, gerçekten hayatımı, bu kadar etkileyeceğini önceden bana söyledelerdi kesin yüzlerine garip garip bakıp deli olduklarını düşünürdüm fakat hayat gerçekten şaşırtıcıydı.
"Bunu nasıl söyleyebilirim emin ol bilmiyorum ama kısaca özetlemek gerekirse seni tanımak istiyorum Jimin."
Duyduğum cümleleri idrak ettikten sonra gözlerim kocaman olmuş bir şekilde kafamı öyle hızlı kaldırdım ki bir an boynumun kırıldığını zannettim ve ani şokla direkt olarak kralın gözlerinin içine baktım ve lanet olsun ki bu en büyük yasaklardan biriydi!
Yüz ifademi görmesem de tahmin edebiliyordum. Kocaman açılmış mavi gözler, ani şekilde dalgalanan sarı saçlar, aralanmış dudaklar ve kırmızının en koyu bir yüz. Kralın gülmesinden de bu yüz ifadesini tamamen doğrulamıştım.
Bir süre daha ela gözlere bakmış ardından ne yaptığımın farkına varırken kafamı tekrar ani bir şekilde eğmiştim ve bu ani hareketler silsilesine bir tane daha eklenirse boynumun kopacağını düşünmeye başlamıştım.
"Sakin ol. Gözlerime bakabilirsin."
Hafiften titremelerim tekrar başlarken ürkek bakışlarımı kralın gözlerine çıkardım. Fakat kral yüzüme biraz tuhaf bakıyordu. Şey gibi, yiyecek? Yolda yürürken yumuşacık olduğu metrelerce ileriden belli olan bir kediyi görünce oluşan yüz ifadesi gözlerime bakması yüzümü daha da kızartırken zor da olsa dudaklarımı aralayıp kelimeleri bir araya getirdim.
"A-anlamadım efendim?"
Derin bir nefes alan kralın yüzünde hafif bir tebessüm oluştu ve beni daha da şok eden cümlesini sanki su ister gibi dudaklarının arasından çıkardı.
"Beni tanı istiyorum Jimin."
•••
BİTTİ AMK SONUNDA!!!
Tam yerinde kesmişim zevkten dört köşeyim şu an DKSBDKSNFN
Başım çatlıyor Allah'ım sınav haftası geldi. Bir önce ki bölüme bir kaç tane beni yerimde tepindiren yorum geldi. Şimdi anlıyorum diğer yazarların neden yorum yapın diye direttiğini fishcksnf. Haklılarmış, yorumun tadı başkaymış gerçekten. O yüzden iki kelime de olsa yorum yapın lütfen...
Derslerinize de düzgün çalışın 😠😠
06.11.22
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cariye | yoonmin (ara verildi)
Fiksi Penggemar[mpreg | yoonmin] Eski krallıklarda erkek bir cariyenin olması zayıflık olarak kabul edilirdi. Onlara göre erkekler doğuramaz; narin, güzel olamazdı. Bütün bu aptal düşüncelerin arasında ise güzeller güzeli Park Jimin'e umarsızca tutulan, Kral Min...