Episode 8

427 70 59
                                    

Sol elinle çatalı tut ve eti tabağa sabitle, sağ eline bıçağı al, işaret parmağınla üst kısımdan tutarak bıçağı sabitle ve ileri geri hareket ettirerek eti parçalara ayır, evet, işte böyle.

Yemeğe başladığımızdan beri içimden sürekli yaptığım hareketleri tekrar ediyordum çünkü masada inanılmaz bir sessizlik vardı.

Bu gerici sessizliğin sebebi elbette kocaman odada sadece iki kişinin olması olabilirdi ama bu gerici olduğu gerçeğini de değiştirmezdi, değil mi?

Artık içimden konuşmaktan deli olduğumu düşünmek üzereyken hemen sol çaprazımda, evet neden böyle oturuyoruz hiçbir fikrim yok, oturan kralın boğazını temizlemisyle dikkatimi yüzüne verdim.

"Odanı beğendin mi? Beğenmediysen değiştirebiliriz."

Ağzımda ki lokmayı yutup masada ki peçete ile önce dudaklarımı sildikten sonra boğazımı temizleyip dudaklarımı konuşmak için araladım. "Oda çok güzel kralım. Teşekkür ederim." Yüzümde dolaşan gözleri dudaklarımın olduğu kısımda biraz oyalanınca tekrar boğazımı temizleme ihtiyacı hissederken, yumruk yaptığım elimi dudaklarıma götürerek hafifçe öksürdüm. Dudaklarımda olan gözleri nihayet gözlerimle buluşunca minik bir tebessüm edip tekrar yemeğime dönmüştüm.

Yemeğin devamı kısa cümleler ve genel olarak sessizlikle sona ermek üzereyken kral dudaklarını önce silmiş ardından bir şeyler söylemek için tekrar aralamıştı. "Yemek sonraları bahçeye yürüyüş yapmaya çıkıyorum. Bana eşlik etmek ister misin?"

Bir süre düşünmek için kendime zaman verdim. Başkası olsa bu isteği 'Kralın emri! Tabi ki yerine getirmeliyim!' diyebilirdi ama kral daha yemeğin başında kendisine böyle davranmamı istemediğini söylemişti. Bu her ne kadar garip olsa da bir yandan da beni iyi ve rahat hissettiriyordu. Kendimi kasmadan, gerilmeden, bir şeylerden endişe etmeden ülkenin yöneticisinin yanında oturmak, konuşmak, gülmek itiraf etmek istemesem de beni gururlandırıyordu.

Biraz yürüyüşün bana da iyi geleceğine karar verdikten sonra gözlerimi benden bir cevap bekleyen bedene döndürüp minik bir tebessümle kafamı onaylar gibi aşağı yukarı salladım. "Çok güzel olur kralım. Size eşlik etmekten onur duyarım." Söylediklerime karşı minik bir tebessüm aldıktan kısa bir süre sonra yemeklerimiz bitmiş, bahçeye çıkmak için ayaklanmıştık. Nasıl olduğuna hayretler ederken kral kapının önüne varmak üzereyken koca kapılar açılmıştı. Adım seslerini mi duyuyorlardı da böyle tam zamanında açmışlardı kapıyı?

En ön de kral, arkasında ben ve benim arkamda her ikimizin de hizmetçileri olmak üzere baya bir kalabalık çıkacaktık anlaşılan bahçeye.

Düşüncelerimi yalanlamak istemiş olmalı ki iki adım önümde ki kralın bahçeyi incelemekten durduğunu görmediğim için göğsüne çarpmamla gözlerimi kocaman açarak hemen göz hizamda olan boyna bakmıştım. Ne kadar da beyaz ve pürüzsüz...

Şoktan geriye adımlamayı unutmuş iken beni daha da şoka sokup kalbimi durduran bir harekette bulunmuştu kral.

İnce, uzun ve kemikli parmaklarını belime; kıyafetinden görünmeyen ama en az elleri ve boynu kadar beyaz olduğuna emin olduğum kolunu da bel kenarıma koymasıyla son nefesimi vereceğimi düşünüyorum.

Ben olduğum yerde bir şoktan diğerine atlayıp, kalp krizi geçirmemek için dualar ederken önce gözümün önünde ki adem elması yutkunma belirtisi olarak aşağı yukarı hareket etmiş ve ettiğim duaları boşa çıkarmaya çalıştığını göstermiş; daha sonra da oldukça yakından duyduğum cümleler ile kızarmış yüzümün mora dönmeye başladığını hissetmiştim.

"Başbaşa yürüyüş yapacağız. Bizi yalnız bırakın ve bütün gün izin yapın. Bahçeden sonra odamda olacağız. Önemli bir durum olmadıkça da bizi rahatsız etmeyin.

cariye | yoonmin (ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin