17. Bölüm(Yemin)

364 40 16
                                    


Evettt... Uzun bir aradan sonra burdayım. Gecikme için özür diliyorum ama her zaman yazamıyorum. Yoğun bir hayatım var. Mazur görün ne diyeyim. 🧡

Küçük bir açıkla yapmak istiyorum. Okuma oranı yeni başlamama rağmen iyi olsada oy ve yorumlar düşük maalesef ve bu beni çok üzüyor. Her yazarı üzer. O yüzden hiç istememe rağmen sınır koymaya karar verdim. 🙄

Şimdilik 25 oy ve 25 yorum olmadan yeni bölüm yazmayacağım. 🙈🙊

Bence bunu hak ediyorum. O yüzden okumaya geçmeden sol üsteki yıldıza dokunursanız çok güzel olur.🤩 

Bende sizin için buraya bir yıldız bırakıyorum. ⭐

Yeni bölümde görüşmek üzere keyifli okumalar. 🤗🥰

(𝑁𝑒𝑓𝑒𝑠'𝑑𝑒𝑛) 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(𝑁𝑒𝑓𝑒𝑠'𝑑𝑒𝑛) 

Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin,şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur yinede yaşarsın.

Yaşarsın yaşamayada istediğin yaşamak değildir. Öyle bir acı vardır ki kalbinde, öleyim ama bu acıyı çekmeyim dersin. En acısıda bunu demekle kalırsın. O acıyla yaşar, o acıyla ölüm dilemek zorunda kalırsın.

Diliyorum... Her gün ölmeyi diliyorum. Acımasın, artık daha fazla acımasın istiyorum. Ben böyle dedikçe de daha fazla yanıyor canım. Daha çok yanıyor. Yakıyorlar...

Adar... Acılarımın baş kahramanı. Her yeni bir gün başka bir şekilde başarıyordu canımı yakmayı. Her defasında nasıl oluyorda tam nokta atışı yapıyordu bilmiyorum ama en can alıcı noktadan vuruyordu beni. Hep en çok kanadığım yerden kanatıyordu. Hep en beklemediğim anda, hep en olmadık şekilde.

Yine öyle bir andaydım. Kaçmak istediğim ama kaçamadığım o anda. Aslında çok basitti evli olduğun bir adamın yüzüğünü takmak taşımak. Ama sanki o parmağıma takılmış bir yüzük değildide boynuma dolanmış bir urgandı.

"𝑰𝒏𝒔𝒂𝒏 𝒑𝒂𝒓𝒎𝒂𝒈𝒊𝒏𝒅𝒂𝒌𝒊  𝒚𝒖𝒛𝒖𝒈𝒖𝒏 𝒔𝒂𝒏𝒌𝒊 𝒃𝒐𝒚𝒏𝒖𝒏𝒅𝒂𝒚𝒎𝒊𝒔 𝒈𝒊𝒃𝒊 𝒏𝒆𝒇𝒆𝒔𝒊𝒏𝒊 𝒌𝒆𝒔𝒕𝒊𝒈𝒊𝒏𝒊 𝒉𝒊𝒔𝒔𝒆𝒅𝒆𝒓𝒎𝒊𝒚𝒅𝒊?" 

Ben hissediyordum. Nefes alamadığımı, bir elin boynumu sıktığını hissediyordum işte. Belkide deliriyorumdur artık.Bilmiyorum. Emin değilm hiç bir şeyden. Ne yaşadığımdan ne nefes aldığımdan.

Hiç bir şey yapmadım. Hiç bir tepki vermedim. Adarın avcunun içindeki elimi çekip dizim üstene koydum. Gözlerimi gözlerinden ayırıp dizim üstünde titreyen ellerime çevirdim. Titreyen sadece ellerimde değildi bacaklarımda titriyordu ama benim gözlerim sadece parmağımdaki yüzükteydi.

Saaatlerce, günlerce, hatta yıllarca o yüzüğün ağırlığının altında otururdum orda. Tabi eğer o ağırlığın verdiği acıyla birlikte kalbime dolan öfke olmasaydı. Öyle bir öfkeyle dolmuştum ki tek nefesde yakıp yıkardım belki bu şehri. Şuan da tutunduğum tek şey o öfkeydi. Belkide sığındığım bilmiyorum ama o öfkeydi bir damla daha yaşın akmasına izin vermeyen gözümden.

Kaderin Bağladığı ZincirlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin