24. Bölüm(Kaybeden Taraf)

263 28 28
                                    

Merhaba.... Ben geldim. Önce ki bölüm kadar olmasada yine uzun bir bölümle geldim. Ayrıca bence bu bölüm daha heycanlı oldu😂😂😂

Bölüme geçmeden önce küçük bir ricam olacak. Lütfen arkadaşlar rica ediyorum eğer okumaya değer görüyorsanız küçük bir dokunuşla oylarınızı verin. Belki sizin için hiç bir şey ifade etmiyor ama emin olun biz emek harcayanlar için çok şey demek. Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim 🧡🧡🧡

Daha fazla uzatmadan bende sizin için buraya bir yıldız bırakıyor ve sizi bölümle bir başınıza bırakıyorum. 🌟

Gelecek bölümde görüşmek üzere keyifli okumalar🤩😍🥰

Gelecek bölümde görüşmek üzere keyifli okumalar🤩😍🥰

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Korkuyorum... Küçük bir kız gibi saklanmak isteyecek kadar korkuyorum. Olacaklardan, yaşanacaklardan. En çokta gözlerinde bir yangın başlamış olan elalardan... 

Bir kuşun ürkekliği, bir çocuğun çaresizliği var yüzümde. Gözümden akıp giden her bir damla da bin feryat var. Milyon tane çığlık var. Buna rağmen ne duyan var sessiz haykırışlarımı ne de gören. 

Kimsesiz, yanlız öylece sokakta kalmış gibi bir boşluk var birde. Tek başına savaşan içimdeki o umudun da beni terkedişi var. Kibritçi kızın son kibriti gibi sönüp giden umut ışığım ve sonunda içinde kaybolup gideceğim büyük bir karanlık var. 

Dört yanımı sarmış olan bu karanlık korku ne adım atmama izin veriyordu ne de tıkanmak üzere olan nefesimi düzene sokmama yardımcı oluyordu. Titreyen vücudumla ağlayarak bana gelmesini izliyordum Adarın. Öyle bir öfkeyle geliyordu ki dakikalardır hareket ettirmeye çalıştığım fakat ettiremediğim bedenim bile aramızda bir kaç adım kala titrekçe geriye gitmeye çalışmıştı ama anında koluma sarılan  parmaklarla son bulmuştu bu gereksiz hareketim. 

Sinirden kızarmış gözleri benim titrek gözlerime tırmanmış patlamaya hazır bir bomba gibiydi.Boşaydı biliyorum ama yinede susamadım karşısında. 'Lütfen' dedim yıkık bi sesle 'Lütfen bırak gideyem' . 

'Yürü' dedi sadece. Daha önce yaptığı gibi yürü deyip çektiği gibi sürükledi peşinden. Kaç kere ayağıma dolanan ferace yüzünden tökezledim kaç kere düşe yazdım bilmiyorum ama ne arkasını döndü ne de durdup baktı bana. Sıkı sıkıya tuttuğu kolumla düşmemi  engelliyordu ama buna rağmen  öfkeyle attığı adımları hiç duraksamamıştı. 

Sonunda o kalabalıktan biraz çıkmış yol kenarına yaklaşmıştık. Berat çoktan gelmiş arabanın yanında elini önünde bağlamış öylece bekliyordu. Tam yanına varmıştık ki titreyen dizleriminde etkisiyle bir kez daha takılmış tökezlemiştim ama öncekilerin aksine bu sefer Adar ani bir hızla arkasını dönmüş tıslar gibi 'çıkar şunu' diyerek önce omuzlarımdaki şalı çekip sonrada kolumdan tutup çıkarttığı feraceyi elinde toparlayıp Beratın göğsüne fırlatması bir olmuştu. Hemen ardından da arabanın kapısını açtığı gibi beni içine resmen fırlatmış kemeremi taktıktan  sonrada kendisi yerleşip gaza yüklenmişti. 

Kaderin Bağladığı ZincirlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin