12. Bölüm (Darmadağınık)

409 36 20
                                    

Ben geldimmmm. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. 

Lütfen oy vermeyi unutmayalım, tabı  bunun yanında yorum da yaparsak dahada bi mutlu olurum. 😜

Bende sizin için bir yıldız bırakıyorum buraya.⭐

 Gelecek bölümde görüşürüz. Keyifli okumalar. 🧡

Ne kadar farklıydı yaradılışımız

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ne kadar farklıydı yaradılışımız. Bedenimiz ruhumuz. O kadar eşsiz di ki anlamak kavramak imkansızdı. Bedenimiz olmasa ruhumuz hiçti. Ruhumuz olmasa bedenimiz. Bir yapbozun ayrılmaz iki parçası gibi... 

Oysa öyle bir haldeydim ki. Sanki ruhum bedenimden ayrılmışta bir kenarda cansız bedenimi izliyormuş gibiydi. Sahi kaç gün olmuştu canımdan canımın gittiği. Kaç gündür tutsaktım bu odaya. Bir hafta mı olmuştu ? İki hafta mı? Önemi varmıydı? Aslında yoktu. Hiç bi önemi yoktu. Ne geçen zamanın nede yaşanan olayların. Giden gitmiş kalan kalmıştı.. 

Küçük bir kız çocuğu gibi saklanmış kapatmıştım kendimi. Dudaklarıma vurduğum mührü de bozamamıştı kimse. Düğün gecesi girdiğim şok ve titreme arkasında pek normal olan bayılmayı getirmişti. Sonrasında ne olduğunu bilmesemde gözlerimi uzandığım yatakta halsizce açmıştım. Beni kimin bulduğu aşıkardı sormayada sorgulamayada gerek yoktu. Adar odada yoktu ama kolumdaki seruma bakılırsa buralarda olduğu kesindi. 

Nerdeyse sabah olmak üzereydi ve ben hala üstümdeki lanet elbiseyle duruyordum. Hızla doğruldum yataktan. Canımın yanmasını umursamadan söküp attım serum iğnesini. Beklemeden ayaklanıp valizimi aradı gözlerim. Odada yoktu, gerçi makyaj masasındaki özenle yerleştirilmiş bizzat benim kullandığım markanın mazemeleri olduğuna göre kıyafetlerimin de giyinme odasına yerleştirilmiş olması muhtemeldi. Düşüncemle yönümü giyinme odasına çevirmiş ve  haklı oldumu görmüştüm. Bana ait olmasada benim için yeni alındığı belli olan bi çok kıyafet Adarın kıyafetlerinin arasına yerleştirilmişti. 

Bu görüntüye gözlerimi yumsamda elimden gelen hiç bir şey yoktu. Hayat tüm acımasızlığıyla gerçekleri önümüze koyuyordu. Dahasıda yoktu. Zaten şuan düşünmem gereken buda değildi hızla gerekli olan bir kaç şeyi çekmecelerden alarak duşa attım kendimi. 

Su arındırmıştı belki bedenimi ama düşüncelerimde ruhamda hala saplandığı o bataktan çıkmamıştı. Ağlayamıyordum bile. Sanırım göz yaşlarımda tükenmiş yorulmuştu. Düştüğüm bilinmezlikte an ve  an terk ediyodu ruhum bedenimi. O duştan çıktım ama çıkan ben değildim sanki. Oturduğum koltukta öylece balkonun boş taşlarını seyrediyordum. 

Sabah geceye gece sabaha kavuşup zamanı ilerletiyordu ama ben saplandığım yerden bir milim kıpırdayamıyordum. Bu süreçte bi çok kişinin gelip benimle konuşmasıda vardı tabi. Adar, sultan abla, diyar teyze, ve şilan hatta bi ara heje hanım bile gelmişti sanırım ama boş boş gözlerine bakmaktan başka bir şey yapmamıştım. Ne söylediklerini anlıyodum nede olayı kavraya bilmiştim. Boştum bomboş... 

Kaderin Bağladığı ZincirlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin