"Pişman olacaksın..."
- 🗝 -
"Felix, yıllarca seni aradım, sonunda geldin." Klon Hyunjin'in gülümseyerek ellerini tutmasıyla sersemleyen Felix, hemen ellerini geri çekti ve gözlerini açarak bağırdı. "Dokunma bana! Ne istiyorsun?"
"Korkmuş olmalısın, sorun değil sana asla zarar vermem." Hyunjin tekrar sarılmaya yeltendiğinde bir kez daha geri çekildi ve gözlerini kısarak bağırdı. "Sandığın kişi değilim. Ben bir klon değilim."
"Elbette artık bir klon değilsin, Felix'i öldürdüm."
"Hayır! Bak anlayacağını sanmıyorum, benden uzak dur." Dedi Felix ve Hyunjin'e omuz atarak hızlıca çıktı asansörden. Yan asansöre koşmuş ve giriş kata inip hızla uzaklaşmıştı otelden. Ama sokakta kaybolmasına fırsatı olmamıştı, bir el onun bileğine uzanmış ve ağzını kapatarak arka sokağa sürüklemişti onu.
"Bu kim?" Diye düşünürken güçlü kollardan kurtulmayı başardı ve arkasını dönüp baktı kendisini tutan adama. Gördüğü yüzle dudakları seğirirken aralanmıştı. "Chan hyung?" Zorla konuşabildi.
"Şş, senin bir klon olmadığını biliyorum ama benim de bir klon olmadığıma güvenmene ihtiyacım var."
"Hyung bu halin ne?" Felix onun dedikleriyle ilgilenmeden büyüğünün üstüne başına baktı, kıyafetleri yırtılmış ve bedeni yara bere içindeydi. "Bunun bir önemi yok, benimle gel." Dedi ve genci otelin arka tarafına sürükleyip daha fazla soru sormadan anlattı. "Klonum tarafından kaçırıldım ve beni öldürmeye çalışıyor, yardımına ihtiyacım var."
"Ne? Nasıl yardım edeceğim?"
"Hyunjin'in klonu senin bir klon olduğunu sanıyor ve o senin klonun için her şeyi yapar, yalnızca yardım istemek için bir seferlik onu kandırsan olmaz mı?"
"Neden Hyunjin'den yardım istiyoruz?"
"Klonlar güçlü, bir klonu sadece başka bir klon öldürebilir. Lütfen Felix, eğer onu şimdi öldürmezsek hepimiz için sorun haline gelir." Chris'in kendinden bu kadar emince konuşuyor olması Felix'i şüphelendiriyordu. Yıllardır ortalıkta yoktu ve şimdi aniden çıkmış, böyle şeyler söylüyordu. "Sana nasıl güveneceğim?" Diye sordu kaşlarını çatarak.
Chris hemen kolunu açtı ve neredeyse geçmek üzere olan bir jilet izi gösterdi. "Bana bir dilek borcun vardı, hatırlıyor musun? O herif tehlikeli ve en başta Seungmin'den nefret ediyor, Hyunjin'in klonunun sana neler yaptığını gördün, aynı şeyleri Seungmin de yaşayabilir. Bu yüzden onu öldürmek zorundayım Felix. Bu yüzden dileğim bu, bana yardım etmeni istiyorum."
"Emin misin bu plandan?"
"Kesinlikle. Yalvarırım şimdi git ve Hyunjin'in klonunu ikna et." Chris'in dedikleriyle bir süre sessizce düşündü Felix, ardından derin bir nefes aldı ve otele geri dönüp bindi asansöre, kırk ikinci kata kadar çıktı ve asansörden inip ortalıkta gezinmeye başladı. "Hyunjin, Hwang Hyunjin!" Bağırdı bir süre katta ama ses gelmiyordu.
Merdivenlerin olduğu kapıyı araladığında bir el onu kuvvetlice bileğinden tutarak içeri çekti ve kapıya yasladı bedenini. Bu Hyunjin'in klonuydu, kaşlarını çatarak izliyordu gencin yüzünü. "Baksana, sen gerçekten klon musun?" Dedi ifadesizce.
Felix o an başına giren şiddetli ağrı ile cevap vermedi ama kısa sürede aklına geldi, bu merdiven insanın benliğini uyandırıyordu ve Hyunjin'in şuanki amacı Felix'in klon mu yoksa gerçek mi olduğunu kontrol etmekti.