"buldum seni sonunda."
- 🗝 -
"N-ne yapıyorsun?!" Felix, daha ilk kez gördüğü bu adamın aniden dudaklarına yapışmasıyla gözlerini açtı ve onu ittirerek konuştu. Ama Chris tekrar pişkince gülümsemişti. "Saf mısın, öpüyordum."
"Ne hakla?"
"Ahh Hyunjin burada diye mi çekiniyorsun? Sorun değil, artık rol yapmana gerek yok. Ben artık burada olacağım."
"Ne saçmalıyor bu herif?" Hyunjin'in sonunda bir köşeden söze girmesiyle Felix hemen uzaklaştı ve onun yanına adımlayıp kolunu tutarak yanıtladı. "Bilmiyorum."
"Hadi ama Felix, 'beni bırakma, bırak Hyunjin klonumun oyun planladığını düşünsün, seni seviyorum' bunların hepsini sen söyledin. Artık ona umut vermene gerek yok, şimdi seni onun klonundan koruyabilirim." Chris'in dedikleriyle Felix'in elinden kolunu kurtarıp, bir adım gerilemişti Hyunjin. "Umut?" Dedi ve Felix'ten hiç bir açıklama beklemeyip çıktı dışarı. Kendi evinde tonla insanı bırakıp kaçtı oradan.
Klonun bir oyunu olduğunu düşündü başta ama Felix'in Chris'in klonunu aradığını biliyordu. Bir de o adam gelip Felix'i öpünce iyice sinirlenmişti. Kıyafetlerini almak için Felix'in evine gitti dolayısıyla. Kapıyı Jooyeon açmıştı.
Onu umursamayarak içeri geçti ve dün gece çıkardığı kıyafetlerini giymek için banyoya girdi. Ardından hala sinirli olduğundan bir hışımla banyodan çıktığında tekrar Jooyeon'la karşılaştı. "Ne dikiliyorsun orada?"
"Ne oldu? Felix hyung nerede?"
"Gelince kendisine sorarsın." Diyerek ilerlemeye çalıştı ama Jooyeon tekrar önüne geçmişti. "Gerçekten babam gibi değilsin, birazdan ağlayacak gibisin."
"Baban gerçek bir insan değil, ondan insani duygular bekleme."
"Ama aşık olabiliyor." Jooyeon'un başını yere eğerek konuşmasıyla elini onun omzuna koydu Hyunjin ve başını yukarı kaldırmasını söyleyip ekledi. "Üzgünüm, ben Felix'e aşık olduğum için klonunu seviyor. Ama bu işin sonunda ikimizden birinin öleceğini bilmelisin Jooyeon, ya o ya ben."
"Hakeden kazansın öyleyse." Dedi Jooyeon ve lavaboya girip yüzünü yıkadı. Bu sırada Felix geldi eve ve lavabonun oraya kadar adımlayıp Hyunjin'in elini tuttu. "Hyunjin, açıklamama izin ver."
"Yaptın yani cidden. İnkar edersin diye düşünmüştüm."
"Dinlemiyorsun ki-"
"Seni öptü Felix! Hiç bir şey duymak istemiyorum." Hyunjin tekrar ilerleyerek konuşunca Felix derin bir nefes aldı, ardından Hyunjin'i göğsünden lavaboya ittirdi ve kapıyı onun üzerine kitleyip bağırdı. "Hayır dinleyeceksin. Çocuk da değilsin, ille de kilitletiyorsun kendini."
"Aç kapıyı."
"Kes sesini! Dinle, Chris'in klonunu araştırdım ama onunla asla görüşmedim. Bugün olana da anlam veremedim, muhtemelen klonum görüştü onunla. Chan hyungun kardeşi gibiydim, bu yüzden klonu benden hoşlanıyor olmalı. Klonum elbette kullanacaktı bunu. Bizi ayırmak istiyor Hyunjin."
"Öyle diyorsun yani, ama seni öptü."
"Sen de klonumu öptün, bu o kadar büyük bir sorun olmamalı."
"Peki öyleyse, şimdi beni çıkar buradan... Felix?" Hyunjin içi birazcık rahatlayarak konuştu ama Felix'ten ses gelmemişti. Tekrar seslendiğindeyse uzaktan gelen kesik bir inleme sesi duymuştu. Felix "git buradan!" Diye bağırıyordu. Ardından gelen "Çekil şuradan." Sesiyse tamamen endişeye bürünmesini sağlamıştı. Bu Hyunjin'in klonunun sesiydi.