"Kai..?"
- 🗝 -
Kısa bir sessizliğin ardından güler yüzünü takındı Kai ve kendini düzeltmeye çalışırca ekledi. "Yanılıyorsun hyung."
Ardından oradan ayrılmaya yeltenince Felix sıkıca tuttu gencin kolunu. "Hayır..." dedi. Ardından gözlerini onun gözlerine dikip ekledi. "Biliyorum bu gülüşü. Eğer sen olmasaydın nasıl bu kadar çabuk ısınabilirdim herhangi bir gence?"
"Yalnızca benzetmiş olmalısın."
"İmkanı yok. Beni koruyacağını söylemiştin. Bunu bana yıllar önce de söylemiştin, eminim bunun bir sebebi olduğuna." Felix'in inatla kendisini çekiştirmesine karşılık elini onun omzuna koydu Kai ve pes etti. "Hayatta hiç bir şey sebepsiz değildir hyung."
"Ne demek istiyorsun?"
"Çok güvendiğin arkadaşlıkların bile kurulmasının bir amacı vardır..." dedi Kai. Ardından Felix'in ellerini sıkıca tuttu ve ekledi. "Kesinlikle unutmanı istemediğim bir şey var hyung. Seninle olan arkadaşlığım asla sahte değildi. Benden başka kimseye güvenemezsin."
Felix gözlerini arkadaki ikiliye çevirdu ve sordu temkinlice. "Hiç kimseye mi?"
Onun asıl merak ettiği şeyi anlamıştı Kai. Dolayısıyla kolundan tuttu genç adamı ve boş odalardan birine girip kapıyı Seungmin'le Hyunjin'in üzerine kapattı.
"Bu ne oluyor şimdi?" İkilinin kendilerini odaya kapatmasıyla söylendi Hyunjin. Bunun ardından kapıyı açmayı denedi ama kilitliydi. Sonunda sinirden köpürmeye başlamışken Minho'nun yanına adımladı. Ona neler olduğunu sorarken kafasını dağıtmaya çalıştı.
Yaklaşık 5 dakika sonra çıkmıştı Felix, yüzü ifadesizdi. Kai de arkasından çıktı ama onun yüzünde daha endişeli bir ifade vardı. "Hyung, unutma dediklerimi." Dedi.
Felix dümdüz Minho'nun yanına adımlamıştı. Ardından eğildi genç adımın yanına ve ekledi. "Hyung seni seviyorum ama aptal olmayı bırakmalısın. Öfkeni içinde tutmak zorunda değilsin."
Minho ifadesiz bakışlarını Felix'e çevirmişti. Baştan aşağı süzdü genci. "Bu kadar seviyorken nasıl değişeceğim? Biz ikimiz de aptalız Felix..." dedi.
Felix gözlerini kapatmıştı. Elini omzuna koydu genç adamın ve ekledi. "Ben aptal olayım, sen olma. Hyung ben seni hep katı gördüm, boyun eğmene dayanamıyorum."
Minho gülümsedi hafifçe. "Senin yerine ben aptal olurum. Henüz küçüksün Felix, mutlu ol lütfen. Ben aptala oynayarak bir kaç yıl daha birini sevebilirim." Dedi gencin başını okşayıp ve gözlerini tekrar yere çevirdi.
"Siz neden bahsediyorsunuz?" Sonunda konuya kendini dahil edebilmişti Hyunjin. Ancak tam bir cevap alamamıştı. Minho gülümseyerek yanıt vermişti. "Merak etme, hala en yakın arkadaşımsın. Ama beni pek ziyarete gelme olur mu? Ben hepinizden daha yaşlıyım ve kafa dinlemek istiyorum."
"İçime sinmez ama, şu haline bak. Bize gidelim." Dese de Hyunjin, Minho çok yüz vermedi. "Kai... yani Jeongin benimle ilgileniyor. Kısa zamanda toparlarım zaten, benim de ilgileneceğim biri var."
"Kim o?"
"Changbin. Onun bize ihtiyacı var."
"Nasıl yani?" Hyunjin'in sorusuyla cebinden telefonunu çıkardı Minho ve bir kamera kaydı açıp gösterdi. Kayıtta Changbin vardı, bir telefonla konuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
US AND THEY/ HYUNLIX
FanfictionYaşadığımız evren iki kişilik, sen, ben ve onlar ~milly