"Onlar bir gökdelenin tepesinden atlayıp hayatlarını kaybettiler..."
- 🗝 -
Chaeyoung haberi aldığı gibi bir taksiye atlayıp Felix'i aradı defalarca ama ona ulaşamıyordu. Otele gidene kadar çaldırmaya devam ederken geçirdi endişeyle içinden. "Söz verdin Lix... kendine zarar vermeyecektin."
Sonunda otele ulaştığında çoktan çevrelenmiş olan kalabalığa daldı ve polis şeritlerine kadar koşup yerde yatan cesetlere baktı. Bir an gördükleri içini gıcıklatsa da elleri rahatlıkla boşalırken telefonunun çaldığını duymamıştı.
Sonra arayan kişinin kim olduğuna baktı ve telefonu açar açmaz titreyen sesiyle bağırdı. "Tanrım seni arıyorum bir saattir neden açmıyorsun?! Ödüm patladı sana bir şey oldu diye!"
Arayan kişi kardeşi Felix'ti. Sesi biraz yorgun çıkıyordu. "Garip hissettiğim için uyumaya çalışıyordum."
"Hyunjin yanında mı?"
"Az önce kabus görüp uyandı. Banyoda şimdi. Ama neden?"
"İyiyseniz sorun yok." Dedi ve telefonu kapattı Chaeyoung. Ardından hızlıca şeritlerin ardına geçti ve yere çökmüş ağlayan Jeooyeon'un başını göğsüne yaslayıp sarıldı gence. Biraz olsun rahatlasın diye de patpatladı sırtını nazikçe.
Yerde yatan cesetler klon Hyunjin ve klon Felixindi. Felix sırt üstü, düştüğü için yüzü net görülüyordu ama Hyunjin yüz üstü düşmüş ve Chaeyoung onu saçından tanımıştı.
Hem Jooyeon'un hem de Chaeyoung'un aranmasının sebebi polislerin birine haber vermek için Hyunjin'in ceplerini karıştırmış olmalarıydı. Klon Hyunjin'in cebinde kartvizitini bulunca ilk önce şirketiyle iletişime geçmiş ve bir kaç çalışan çağırmışlardı. Çalışanlardan biri ise öncelik olarak ikinci patronu olan Jooyeon'un numarasını vermişti polislere. Ancak Felix'in yakınlarını hiç bir çalışan tanımadığı için ufak bir parmak izi taramasıyla Chaeyoung'a ulaştılar. Sonuçta klon Felix ve gerçek Felix'in parmak izi aynıydı.
Ancak akıl erdiremediği bir şey vardı Chaeyoung'un. Neden klonlar daha yıl bile bitmeden yaşamaktan vazgeçmişti..?
- 4 saat önce -
"Mutlu musun Felix?"
"Ben çok mutluyum. Ya sen?"
"Ben de öyle." Dedi klon Hyunjin. Klon Felix'in bedeninin sıcaklığı onu mayıştırıyordu. Saçları yumuşacık kokuyordu. Üzerinde uzanan genç adamın başını çenesinden destekleyerek kaldırdı ve göz göze gelmelerini sağladı.
Felix çırılçıplak bedeniyle cezbedici olduğu kadar kızarmış yanakları ve baygın bakan gözleriyle çok şirin görünüyordu. Derin bir iç çekip hayıflanarak nefesini verdi Hyunjin. "Sen hiç olmadığın kadar hüzünlü görünüyorsun."
Felix yavaşça doğruldu ve Hyunjin'in dizlerinin üzerine oturup elini onun çıplak göğsünün üzerinde gezdirdi. O baştan sona mükemmeldi. Ama ilk kez gözlerinde o şehvetli bakıştansa korku vardı. "Sanki sen gülüp oynuyorsun da.." dedi.
Hyunjin biraz dikleşti yerinde. Sonra öptü sevdiği adamın dudaklarını ve ekledi. "Bunun son sevişmemiz-"
"Şşş... bu son değil sevgilim." Dedi Felix Hyunjin'in ağzını kapatıp. Başta o kadar yaşamlarının yakın zamanda sona ermesine hazırlıklı olsalar da şimdi ayrılma düşüncesi onları korkutuyordu. Ayrılmak istemiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
US AND THEY/ HYUNLIX
FanfictionYaşadığımız evren iki kişilik, sen, ben ve onlar ~milly