"Kendimize dönelim artık..."
- 🗝 -
"Güzel bir arkadaştın aslında, böyle ölmen çok yazık..." dedi kollarından sürükleyip çukurun içine gömdüğü adamın üzerini toprakla kapatırken. Gözünden tek bir damla yaş düşmüyordu.
Doğrulup ellerini temizlerken hafif bir kahkaha attı ve iç çekip, elindeki küreği yerde sürükleyip ağır adımlarla yürürken ekledi. "Yang Jeongin, Lee Minho.... Lee Felix Yongbok, Bam!"
- 2 hafta önce -
Lisa'nın kollarının arasına yığılmasıyla neye uğradığını şaşıran Chaeyoung, sert bir hıçkırığın aklını başına getirmesiyle mırıldandı. "Hey..."
Ses gelmeyince bedeninin iyice titrediğini hissetti, sıcacıktı ama Lisa öyle değildi, o buz gibiydi. "Neden.." dedi sessizce. Sonrasındaysa nedenlerinin ardı arkası kesilmedi. Boğazından dökülen hıçkırık, hıçkırık değildi. Boğuyordu sanki onu.
Telefonunu çıkarıp Felix'i aradı, ardından karşı hattan ses gelmesini beklemeden kendi girdi söze. "Şirkette, patronun odasındayım, Lisa öldü."
Felix panikle bir şeyler sormuştu ama Chaeyoung onu dinlemeden telefonu kapattı. Ardından yere oturup, Lisa'nın başını dizlerinin üzerine koydu. "Sen hiç sen gibi değildin." Dedi ve eğilip dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. Ayrıldığındaysa onun saçlarını okşayıp Felix'in gelmesini bekledi.
Felix 20 dakika içinde Hyunjin ve Jooyeon'la birlikte gelmişti. Aslında Jooyeon'u getirmeyecekti ama Jooyeon annesiyle ilgili söyledikleri şeyi duymuştu, ısrar edip geldi dolayısıyla.
İçeri girdiklerinde başta ablasının titrediğini gören Felix hızlıca eğildi onun yanına ve ellerini tuttu. "İyi misin? Ne oldu?"
"Yığıldı, aniden."
"Chaeyoung, ne olduğunu anlatman lazım, Lisa'ya ne oldu?"
"Onu tanıyordum aslında biliyor musun? Aynı yetimhanede, bana yaşam koçluğu yapmıştı, 19 yıl oldu, birden ortadan kaybolmuştu, onun için girmiştim bu işe ama beni tanımadı bile. Bambaşka bir insan gibiydi, ama sonunda kollarımın arasında..." Chaeyoung'un ifadesizce konuşmasıyla iyice endişelenmişti Felix. Ona tekrar neler olduğunu sordu ama Chaeyoung bir şeyler sayıklamaya devam etti, aklı başında değil gibiydi.
Ondan bir cevap gelmeyince Jooyeon'a baktı ama o da çok farklı görünmüyordu. İfadesizdi ve tek kelime etmiyordu. Hyunjin ve Felix ne yapması gerektiğini bilmiyordu bu yüzden sadece vakti geldiği için ölmüş olabileceğini söylediler ama Jooyeon yine de bir tepki vermedi.
Bir kaç dakika geçtikten sonra endişelenip Hyunjin girdi lafa. "Ambulans çağırmalıyız, bundan önce ona dokunmak ister misin?"
"Ben anneme hiç dokunmadım, uyuduğu vakitler haricinde tabii." Jooyeon'un kısa yanıtıyla ortam tekrar suspus olmuştu. Dolayısıyla hafif bir tebessümle tekrar bozdu Jooyeon sessizliği. "Ama şimdi de uyanık değil sonuçta, değil mi?" Ardından adımlayıp ufak bir öpücük kondurdu annesinin alnına.
Bunun ardından ne Jooyeon'u ne Chaeyoung'u toparlayamayacaklarını biliyorlardı, dolayısıyla onlar için ne kadar zor olsa da ambulans çağırdılar ve otopsi yapılıp cenaze işlemlerinin başlatılmasına izin verdiler.
Doktorların dediklerine göre organları uzun süre önce iflas ettiği için ani bir kalp kriziyle ölmüştü, ama bilmedikleri bir şey vardı, Lisa zaten 19 yıl önce ölmüş ve bir ruh onun bedenini ele geçirmişti, Jisung'un klonunun ruhu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
US AND THEY/ HYUNLIX
FanfictionYaşadığımız evren iki kişilik, sen, ben ve onlar ~milly