"Seninle yaşlanmak istiyorum Hyunjin."
Klon Felix, gerçek Hyunjin'i bıçaklamıştı...
- 🗝 -
Bıçağı çıkarmadan kanlı elleriyle titreyerek geri çekildi klon Felix ve hızla klon Hyunjin'in yanına adımladı. Ellerini onun yara bere kaplı yüzüne koyarken sordu ardından. "İ-iyi misin?"
Klon Hyunjin hala şok içindeydi. Genç adamın sıska bileklerini tuttu ve, "sen iyi misin asıl?" Diye sordu. Ardından Felix'in gözleri dolup taşarak başını onaylarca sallamasıyla sarıldı ona ve ekledi. "Korkma. Ona ya da ellerine bakma."
Felix yine de beceremeyip kanla kaplı ellerine göz ucuyla bakmıştı. "Korkuyorum Hyunjin..." dedi ve kontrolsüzce nefes almaya başladı. Buna karşılık onun yüzünü avuçlarının içine aldı klon Hyunjin ve gözlerine bakmasını sağlayıp ekledi. "Bana bak, korkma. Sadece bana bak, ben senin için temizleyeceğim."
Bunun ardından genç adamı ince belinden destekleyerek kaldırdı ve dışarı yöneldi. Hyunjin'i camdan aşağı atıp işini garantiye alabilirdi ama şuan önceliği kollarının arasında tir tir titreyen Felix'ti. İçeriye kısa bir bakış attı ve Hyunjin'i geride bırakıp götürdü sevdiği adamı buradan.
Arabaya binip eve gidene kadar titreyip ağlamaya devam etti Felix. Bunun ardından araba durduğunda sonunda kaldırdı başını ve klon Hyunjin'e baktı.
"Hala korkuyor musun?" Hyunjin'in sorusuyla ellerine baktı ve itiraf etti. "Ellerimdeki kan senin olabilirdi, sadece bir kaç hafta öncesine kadar. Ben sana bir şey olmasından çok korktum..."
Hyunjin'e bu duydukları çok yabancı geliyordu. Onun kendisine böyle şeyler söyleyeceğini hiç düşünmezdi. Ellerini tuttu genç adamın ve ekledi. "Ellerindeki kan bana ait olsaydı yine de ben öperdim o bıçağı tutan küçük ellerini. Ve bunu seni sevmek zorunda olduğum için değil, gerçekten her şeyden çok sevdiğim için yapardım. Oraya geldiğinde bıçağı bana saplasan bile huzurlu olacaktım çünkü beni herhangi biri değil, sen öldürecektin."
"Uyandım.." dedi Felix. Bunun ardından arabadan hızlıca indi ve sürücü koltuğunun olduğu yere koşup kapıyı açtı ve dizlerinin üzerinde durarak başını Hyunjin'in bacaklarının üzerine koydu. "Ben ahmağın tekiyim. O kadar utanıyorum ki yüzüne bile bakamıyorum bunları söylerken. Sırf bir klonum diye gerçek Hyunjin'i sevmek zorunda olduğumu aklıma kazıdım, asıl gerçek bir insan olmak istediğimi tamamen unutmuştum. Bir insan kendini seveni sever, aşağılayanı değil. Köpek bile bir kez kendini tekmeleyen kişiye iki kere kuyruk sallamaz. İnsan şefkati sever, bir klon da anca insanmış gibi davranabilir. Yanlış anlama, bunlar sahte değil. Yalnızca bu defa hislerimden kaçmıyorum. Ben seni seviyorum Hyunjin. Ona hissettiklerim yalnızca insan olmak için elde etmeye çalıştığım hırstan ibaretti."
Ağlayarak söylediği sözler yüzünü daha da ifadesizleştirirken, görünüşünün tam aksine hislerini hareketleriyle göstermek için onun başını kaldırdı Hyunjin ve kendisi de kalkıp onun dudaklarını öptü. Geri çekildiğinde gözyaşlarını hafifçe sildi ve ekledi. "Hislerinden şüphe etmeyeceğim çünkü bu gözyaşlarının sahte olabileceğine inanmıyorum. Benimle yaşlanmak istediğini söylemiştin, ben de bunu istiyorum. Seninle, oğlumla beraber yaşlanmak. Bu yüzden mutlaka ikimizi de birer insan yapacağım. Aniden küle dönüşmeyecek, öldüğümüzde birer anıta sahip olacağımız iki insan."
"İnsan olmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Elimi bir kerecik kana buladım, bir kere de ikimiz için yapacağım." Dedi Felix. Bunun ardından Hyunjin bir kez daha öptü genç adamın dudaklarını ve onu banyoya götürdü. Ellerini ve kan sıçrayan her yerini temizlemek için nazikçe ovaladı. Birbirlerinin gözlerine aynı baktıklarını hissettiği ilk andı bu dolayısıyla ona bakmaktan asla sıkılmadı.