Sezen Aksu | İzmir'in Kızları
Pamuk eller kalbe.. Öptüüm.. Keyifli okumalar.
"Yarın İzmir'e dönüyorsun. Artık burada işin yok."
Kulaklarıma dolan sözlerle gözlerimi hızla anneanneme çevirdim. Gözleri gözlerime kitlenmişti. Karşımdaki kararlı ve sinir dolu gözleri yüzümde geziniyordu. Tek başına aldığı bu kararı, sorgulamadan kabul etmemi bekler gibiydi. Küçük bir çocuğun hayatını yönetir gibi davranması, içimdeki kadının ateşini harlıyor ve sakin kalma çabalarımı köreltiyordu.
"Hayır!" Dedim. "Hayatımı yönetemezsin anneanne!"
Kafasını salladı. "Yönetmiyorum Sezen! Sana yapma, etme dedikçe; zıvanasını çıkardın." Gözlerini Meriç'e çevirip, tekrar bana baktı. "Meriç'e gittin bir şey demedim. Ama bu bardağı taşıran son damlaydı! Kendine gel artık! Bu insanlar senin aşık atacağın insanlar değil. Hele Özgü! Duydum onu, duydum! Tüm pisliklerini duydum..." göğsü derin bir nefesle sarsıldı.
Sözünü keserek ondan uzaklaştım. Bacaklarımdaki yaralar hareket ettikçe geriliyordu. Gözlerim yüzünde dolaştı.
"Beni buraya çağırdığında bunları düşünmedin mi?"
"Düşündüm. Düşündüm ama senin böylesine laf dinlemezlik yapacağını düşünmedim," eliyle Malkoç'u işaret etti. "Bu adamdan uzak dur, dedim sana! Dediğimin aksine dibinde bittin!"
Gözlerim usulca beni izleyen gözlere çevrildi. İfadesiz ve sessizce bizi izliyordu. Gözleri anneanneme çevrildiğinde ikisi de göz göze geldi. Bir süre birbirlerini izlediler. O göz temasının arasına girip, bir bıçak gibi kesmek istedim.
"Malkoç..." dedi. Sesi yumuşamış ve ona doğru yaklaşmaya başlamıştı. Malkoç'un gözleri anneannemde dolandı. Anneannem bedeninin yanında duran elini tuttu. Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Sinirli halinden arınmış, sakince ona bakıyordu.
"O böyle hengame içinde büyütülmedi. El bebek, gül bebek büyütüldü. Annesinin, babasının gözbebeği o... Gözünden tek damla akacak olsa, o damla düşmeden tuttular. Onu buraya yanımda dursun, diye çağırdım. Burada çalışsın, atanana kadar yanımda dursun istedim..."
Onunla dertleşiyor gibiydi fakat bundan daha fazla sesinde rica vardı. Güzelce anlatmaya çalışıyordu. Malkoç, elleri üzerindeki elleri tuttu. Baş parmağı, anneannemin ellerinin üzerinde gezindi. Bu an bana çok garip gelmişti. Ondan uzak durmam için bağıran kadın, onun ellerini tutmuş, onunla konuşuyordu. Bir bağırıyor, bir çocuğu gibi seviyordu.
"Sana güvendim." Dedi. Sesinde büyük güven kırıntıları vardı. "Senin okulunda çalışmasını istedim. Kabul ettiniz sizde. Ama uzak dur ondan..."
"Anneanne!" Dedim. Yüksek çıkan sesimle gözlerini bana çevirdi. "Yeter artık! Ne anlatıyorsun ya? Gitmek istiyorum, lütfen!"
Gözlerime kısa bir süre baktıktan sonra, tekrar Malkoç'a döndü. Malkoç dikkatlice onu dinlemeye devam ediyordu.
"Sana güvenirim, severim. Ama onun yanında olma. Arkadaş, dost. Hiçbir şeyi olarak bulunma yanında..." derin bir nefes verdi. "Senin yanında, Meriç'ten başka herkes yanar. Uzak dur ondan."
![](https://img.wattpad.com/cover/320750293-288-k678034.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tepeli Deve
RomanceSezen, sıradan bir öğretmendi, ta ki İzmir'den İstanbul'a anneannesinin yanına dönene ve Tepeli Deve ile tanışana kadar. Başlangıç; 17 Eylül 2022