2.2

639 38 3
                                    

Helloo!!!

Bu bölümü Açelya'dan değil, Özgür'den okuyacağız.

Umarım keyifli bir bölüm olur sizin için^^

*

Özgür'den...

Bir elim direksiyonda bir elim ise onun elindeyken çok mutluydum. Bir insan bu kadar hastayken elleri nasıl bu kadar şifalı olabilir? Açelya hastaydı, evet. Ama o benim gözümde hasta değildi, olamazdı. Herkes için hasta gibi görünürken benim için o bir ilaçtı.

Saatler önce yola çıkmıştık. Açelya'yı almak için Can'la görüştüğümde ilk başta kızgın görünsede daha sonra hemen yumuşamıştı. Açelya'ya çok değer verdiğini biliyordum çünkü hayattaki tek varlığı oymuş gibi hissediyordu. Anne ve Babalarından bu kadar uzaklarken kendilerini birbirlerine bir dayanak olarak görmüşlerdi.

Bende bazen onu kendime dayanak olarak görüyordum. Ama o gidecekti. O bunu kabullenmişti. Belki de bende kabullenmiştim emin değilim. Sadece onu mutlu etmek istiyordum. Onun yüzü gülsün istiyordum. Açelya'yı hiçbir zaman arkadaşlarıylayken bile çok mutlu görmemiştim. Her zaman bir yanı eksik gibiydi. Ben onun eksik kalan yanını tamamlamak istiyordum.

Ellerimde olan elini daha sıkı tutarak elini iyice kavradım. Bakışlarımı yavaşça ona çevirdiğimde başını cama dayamış bir şekilde dışarıyı izliyordu. Yine mi mutsuzdu? Onu mutlu edememiş miydim? Bakışlarımı yavaşca ondan ayırıp tekrar yola odaklandım. Yollar bomboştu. Tıpkı hayatımız gibi...

"Özgür?" Diye kulaklarımı dolduran sesiyle tebessüm ettim. Ne kadar güzel bir ismim vardı öyle? "Efendim çiceğim?"

"Neden yapıyorsun bunu kendine?" Diye sorduğunda kaşlarım çatıldı. Hafifçe fren'e basıp yavaşlamaya çalıştım. Bakışlarımı yavaşca ona çevirdim ve gözlerine baktığımda gözlerinin dolu olduğunu gördüm. "Ne yapıyormuşum kendime?" Bakışlarımı yavaşça yola odakladığımda onun dudaklarından dökülecek cümleyi bekliyordum.

"Neden kendini benimle cezalandırıyorsun? Her şey daha güzel olabilecekken kendini neden mahvediyorsun? Neden kendine acı çektiriyorsun?"

"Acı mı? Ceza mı? Nasıl böyle düşünebilirsin? Sen benim için bir ceza falan değilsin, sen benim ödülümsün. Sen benim bu dünyadaki güzelliğimsin. Acı diyorsun ya hani... Kendine acı çektirmek falan... Ben kendime acı falan çektirmiyorum. Ben hayattaki ödülümü kendi ellerimle kendimde tutuyorum. Ben kendime acı çektirmiyorum, kendime iyilik yapıyorum, Açelya." Arabayı daha da yavaşlatarak kenarda bir yere çektim. Oldukça sessiz bir yerdi. Arabayı oraya park ederek yavaşca arabadan indim.

Onun böyle düşünmesine sebep olan şey ben miydim? Onu kendime çok mu yanlış anlatıyordum. Eğer öyle yapıyorsam, kendimi asla affetmem. Denize doğru titrek bir nefes verip arkamda olan hareketlilikle bakışlarımı o tarafa çevirdim. Açelya arabadan inip yavaş adımlarla yanıma geliyordu. Çok güzeldi... Benim sevdiğim bu kadın o kadar güzeldi ki hayat beni ödüllendiriyor gibiydi.

Hayattaki tek mutluluğum annem ve minik kız kardeşimken daha sonra hayatıma bu güzel kadın girmişti. O hayatıma girdiğinden beri sanki her şey güzelleşmişti. Sanki kayıp olan diğer yarımı bulmuş gibiydim. Yavaş adımlarla yanıma geldiğinde bakışları yavaşca gözlerimle buluşturdu. Güzel gözlü sevgilim benim...

"Özgür..." Diye mırıldandığında onu susturdum. "Sebep ben miyim Açelya? Seni böyle hissettiren ben miyim? Benim yüzümden mi kendini kötü hissediyorsun?" Başını hızla olumsuz anlamda salladı.

"Sen benim mutlu olma sebebimsin. Sen beni bu kadar mutlu ederken ben sana hiçbir şey veremiyorum, Özgür. Sen beni bu kadar mutlu ederken ben seni mutlu edemiyorum. Sen bunu hak etmiyorsun. Sen beni hak etmiyorsun."

"Sakın, sakın bir daha bunları söyleme. Senin varlığın benim mutlu olma sebebim. Senin nefes alışverişin bile benim gülümseme sebebim. Sen yokken mutsuzum, sen varken mutluyum." Açelya'nın gözünden düşen bir damla yaşı silip yüzünü avuçladım. "Seni böyle düşündüren her düşünceyi yok etmek istiyorum."

Gözyaşları içinde tebessüm ettiğinde ondan neden bu kadar ayrı kaldım diye defalarca kızdım kendime. Neden? Neden bu acıyı ikimize çektirmiştim? Çok geç kaldın be Özgür, çok geç kaldın. Şuan ona sıkı sıkı sarılıp kokusunu içime çekmek istiyordum.

"Sarılma ihtiyacı duyuyorum ama hep sana, tek sana duyuyorum." Diye fısıldadım yüzüne.

"Özgür..." Diye mırıldandığında gözlerimi tamamen gözlerine odakladım. "Öpsene beni." Ne?

"Ne?"

"Öp beni Özgür. Beni öpmeni istiyorum."

Sevgili günlük, Açelya bana nerede olduğunu bilmediğim bir yerde, bir deniz kenarında onu öpmemi istedi. Benim aylardır istediğim bu şeyi o benden istedi. Bu dünyanın en güzel duygusuydu.

Dudaklarımı usulca onun dudaklarıyla buluşutururken ne kadar güzel bir duygu olduğunu fark ettim. Öpmek...Öpüşmek... Bunu sevdiğim kadınla yapmak. Dünyanın en güzel şeyiydi onunla öpüşmek.

Dudaklarımız birbirine kenetlenmiş durumda iken sanki biz bir dans pistinde gibiydik. Dudaklarımız birbiriyle dans ediyor gibiydi. Yüzünde olan ellerimi yavaşa belinde birleştirip onu daha da kendime çektim. Ellerimi sımsıkı bir şekilde onun beline sararken onun elleri ise benim ensemde birleşti.

Dudaklarımız birkaç saniye sonra birbirinden ayrıldığında tebessümle onun yüzüne baktım. Yanakları al al olmuştu. Bu da demek oluyordu ki utanıyordu. Elimi başından tutup onu kendi göğsüme çektim. Ellerimi usulca saçlarında gezdirdiğimde elime birkaç tutam saç geldiğini fark ettim. Avcuma baktığımda bunun birkaç tutam değilde bir yumak saç olduğunu fark ettim.

Sevdiğim kadının benim dokunmaya bile kıyamadığım sarı saçları ellerimdeydi. Bu zamana kadar onun saçlarına bile dokunmaya kıyamıyorken, bu illet hastalık onun saçlarını benden alıyordu. Onu benden alıyordu. Gidiyordu... Neden gidiyordu ki?

Sevdiğim neden benden gidiyordu ? Sevgilim neden gidiyorsun? Ben sana gelmeye korkarken sen nereye gidiyorsun şimdi? Sözlerimi tutamadan gitme olur mu? Söz verdim. Bizde söz senettir dedim. Ah bir bilsen sevgilim seni kaybetmekten ne kadar korktuğumu... Ben bu kadar korkarken sen gidecek miydin?

Gitme sevgilim.

Ne olur gitme...

*

Ağlamıyorum... Gözüme toz kaçtı...

canım yanıyor | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin