2.7

746 42 17
                                    

Ölüm ile yaşam arasında bir çizgi.
O çizgiye hapsolmuş bir ben.
Kaçacak bir yeri olmayan bir Açelya.

Tıpkı bundan 6 ay önceki gibiydi her şey. Yine aynı odadaydım. Hastalığımı öğrendiğim o odadaydım. Ama değişen tek bir şey vardı. Benim tutunacak bir dalım olması...

O zamanlar sadece abim vardı. Abimden başka kimsem yoktu. Ama artık sevgilim var, onun ailesi var, arkadaşlarım var. Özgür'ün annesi ve kız kardeşi Ada ile tanışmıştım.

Annesi dünyalar tatlısı bir kadındı. Ada ise adeta Özgür'ün kız hali gibiydi. Ada ve Özgür'ün arası pek iyi değildi. Bunun sebebi ise Ada'nın erkek arkadaşıydı. Fazlasıyla trajikomik bir olaydı. Özgür, Adaya bu sebepten dolayı trip atıyordu.

Vücudumda hissettiğim uyuşma hissiyle uzandığım yerde zorlukla doğrulmaya çalıştım. Yaşadığım o olayın ardından 5 gün geçmişti ve son 2 gündür vücudumda çok fazla kasılma hissi ve ağrı hissediyordum. Dudaklarımdan dökülen hafif inleme sesiyle beraber yüzümü ekşittim.

Şuan odada yapayalnızdım. Özgür açıköğretim sınavını kazandığı için artık kayıt olması gerekiyordu. O gitmekten yana olmasa bile onu bir şekilde ikna edip göndermiştim. Abimi ise ihtiyaçlarım olduğunu söyleyip eve göndermiştim. İkiside günlerdir bu hastaneye mahkum olmuşlardı ve ikisinde biraz nefes almaya ihtiyacı olduğunu biliyordum.

Çok yorulmuşlardı, benimle beraber onlarda yorulmuşlardı...

Odamın kapısının iki kez tıklanmasıyla içeri yavaşça biri girdi. Sevgilim... Bu çocuğu gördüğüm her an kalbime çok farklı bir his doğuyordu. Hayatıma hiç beklemediğim bir anda girmiş ve beni kendine bağlamıştı. Ona çok aşıktım. Çok...

Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Elinde olan bir buket çiceği fark ettiğimde kaşlarım hafifçe çatıldı. Çiçeklere dikkatle baktığımda bunların açelya çiçekleri olduğunu fark ettim. Yüzünde garip bir tebessüm vardı. Yavaş adımlarla bana doğru yaklaştı ve yatağımın bir ucuna oturdu. Anlamsızca yüzüne bakarken yavaşca konuşmaya başladı.

"Bir kitapta okumuştum..." diye mırıldandı. Çok tanıdık geliyordu bu sözler.

"Birine açelya verirsen kalbinide vermiş olursun ama bu aşkınızın imkansız olduğu gösterir." Bu sözleri ilk tanıştığımız zaman söylemişti bana.

"Hatırlıyorum, sonra bana inanıp inanmadığımı sormuştun." Başını olumlu anlamda salladı.

"Sende bana 'inanırım' demiştin. Sevgilim, ben sana kalbimi veriyorum." Dedi ve elindeki bir buket çiçeği bana doğru uzattı. "Ama bu aşkımızın imkansız olduğunu gösteriyor. Ben sana hep papatyalarla gelmeyi hayal ettim sevgilim, ama gelemedim. Sana papatyalarla gelemedim. Açelyalarla geldim. Çok istedim. Elimde bir sürü papatyalar olsun, senin yüzünde kocaman gülümseme oluşsun ama olmadı. Başaramadım. Yapamadım..."

Benim sol gözümden dökülen bir damla yaş, onun dolu olan renkli gözleri... Biz başaramamıştık. Mutlu olmayı becerememiştik. Biz aşıkken aşkı yaşamıştık. Ama aşkta buydu zaten. İmkansız olan şey. Eğer bir şey imkansız değilse o mutluluk getirmez.

"Bana kalbini verdin sevgilim. Bana verip verebileceğin en değerli şeyi verdin. Kalbini... Ben daha ne isterim ki."

"Seni mutlu etmek istedim."

"Özgür, beni zaten çok mutlu ettin. Ben belki de hayatım boyunca en mutlu zamanlarımı seninle geçirdim. Ben hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım..." Dediğimde yüzüne hafif bir tebessüm yerleşti.

"Mezun olduktan sonra bir kız çocuğu evlat edineceğim." Dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Ne?"

"Sen hep bir kız çocuğu hayali kurdun. Ve bende bunu gerçekleştireceğim. Hayatımda her şeyi hallettikten sonra bir kız çocuğu evlat edineceğim ve adını 'Liva' koyacağım."

"Bunu yapmak zorunda değilsin."

"Değilim ama yapacağım. Seninle kurduğum hayalleri gerçekleştireceğim."

"Seni çok seviyorum Özgür, çok."

"Seni çok seviyorum Açelya, çok."

"Mahşere mi kaldık?" Diye sordum buruk bir gülümsemeyle. "Bizim aşkımız mahşere kaldı sevgilim. Özgür ve Açelya'nın imkansız aşkı mahşere kaldı."

Doğru insanı bulmuştum. Hayatımda hep yanlış hislere kapılan ben ilk defa mutlu olmuştum. Neden? Neden en mutlu olduğum anda gitmek zorundaydım ki? Neden? Bırakmak istemiyordum. Ne abimi ne de özgürü. Gitmek istemiyordum.

Kalbime giren bu acı neydi böyle? Vücudumu esir alan bu ağırlık? Neydi bu? Bu bir son muydu? Evet. Bu bir sondu. Bu bir bitişti. Ya da değildi bilmiyorum. Belki bir sondu belki de değildi. Benim için bir son olsa bile Özgür ve Açelya'nın aşkı için bir son olmadığı kesindi.

Hoşçakal sevgilim.

Ben kendime iyi bakamadım ama sen kendine iyi bak. Ben hiç mutlu olamadım ama sen hep mutlu ol.

Ve siz. Sizde hep mutlu olsun. Her şeye, herkese rağmen çok mutlu olun. Sizin bir gülümsemeniz her şeye değecek kadar önemlidir çünkü.

Final.

Belki de değil...

Selamlaar! Evet bu bir son. Ya da belki de değil. Bu süreçte yanımda olan herkese teşekkür ederimmm! Hepiniz iyiki varsınız! Ve Açelya'nın da dediği gibi "Hep mutlu olun. Her şeye, herkese rağmen çok mutlu olun."

Yeni bir macerada görüşmek üzere.

Kendine iyi bakın :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 05, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

canım yanıyor | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin