2.3

571 31 2
                                    

Mutluydum.

Yıllar sonra hiç olmadığım kadar mutluydum.

Hani insanlar bazen der ya; son zamanlarımmış gibi mutlu hissediyorum.

Gerçekten öyle hissediyordum. Şuan son demlerimdeydim ve mutluydum. Zamanımın az olduğunu biliyordum ama umrumda değildi. Onunla mutlu olmak istiyordum. Özgür sürekli dışarıdan mutsuz gözüktüğümü dile getiriyordu fakat benim içim içime sığmıyordu. Her an patlayacak gibi hissediyordum. Bunların hepsi onun sayesindeydi. Özgür sayesinde. O olmasaydı şuan bu kadar mutu olamazdım bunu biliyorum.

Saatler önce İzmir'e varmıştık. Denize yakın bir yerlerde bir pansiyon kiralamıştık. Burada sadece 3 gün kalacaktık çünkü benim İstanbul'a dönüp bir şekilde tedavime başlamam gerekiyordu. Bu durum beni çok üzüyordu, onunla burada çok uzun süreli kalmak istesemde sadece 3 gün kalabilmek çok zor bir durumdu.

"Ben hazırım!" Özgür'ün içeriden gelen neşeli sesiyle tebessüm edip balkondan çıkıp içeriye geçtim. Altına siyah bir şort, üzerine ise beyaz bir gömlek giymişti. Güzeldi... Bir erkeğe göre çok güzeldi. Onun yanında sönük kaldığımı hissediyordum. Yanına daha yakışan bir kadın varken benimle olması... Bilmiyorum. Üzülüyordum. Çok üzülüyordum. Her şeye.

Özgür'e, Abim'e, kendime.

Özgür bana doğru birkaç adım yaklaştı ve elini uzattığında gülümseyerek elini tuttum. "İlk önce sahil kenarında bir mekana gidip balık yiyoruz, daha sonra ise geceyi denizde, kumlarda geçiriyoruz. Nasıl plan ama?"

"Çok güzel bir plan, sevgilim." Elini daha sıkı kavradım ve beraber odadan çıkıp, oteli terk ettik. Arabayla gitmek yerine yürümeyi tercih ettik çünkü İzmir her tarafa yürülebilecek kadar güzel bir şehirdi. Ellerim ellerinde bir şekilde yürürken bakışlarımı yavaşça ellerimizde gezdirdim. Onun kocaman elleri benim küçük ellerimi sahiplenircesine sımsıkı bir şekilde kavramıştı.

"Açık öğretim sınavının sonuçları ne zaman açıklanıyor?" Diye sordum. Bakışlarını hızla bana çevirdi. "Bir iki gün içinde açıklanır diye düşünüyorum." Başımı olumlu anlamda salladım. Tebessüm edip yanağıma bir öpücük kondurdu.

"Rakı da içelim mi sevgilim?" Diye sordu.

"İçelim." Dediğimde memnuniyetle gülümsedi.

Dakikalar sonra mekanların olduğu alana geldiğimizde sahil kenarında bir balıkçıya girip direkt siparişlerimizi verdik. Balıklarımızın ve içkilerimizin gelmesiyle beraber yemeklerimizi yemeye başlayıp, koyu bir sohbete daldık.

"Nasıl anlamadım hala bilmiyorum. İlk zamanlar seni Abimin hukuk okuduğu konusunda tehdit ettiğimde sen cezama karşı itiraz etmiştin. O zaman anlamalıydım." Dediğimde dudakları memnuniyetle kıvrıldı. "O zaman Can'la daha yeni yeni yakın olmaya başlamıştık sevgilim, anlamaman gayet normal."

"Keşke daha önce anlasaydım." Diye mırıldandığımda dirseklerini masaya dayadı ve konuşmaya başladı. "Ne dualar kurtarır bizi ne de zaman. Sadece şuana bakarak yaşamalıyız." Omuz silktim.

"Bilmiyorum, Özgür. Kendime çok kızıyorum seni daha önce tanıyamadığım için, fark edemediğim için. Kendimi bu konuda asla affetmeyeceğim."

"Bende senin karşına daha önce çıkmadığım için kendimi affetmeyeceğim."

Saatler sonra...

Ellerimde dolaşan saçlarla beraber gözlerimi usul usul kapatıp tebessüm ettim. Yemek ve birkaç kadeh rakının ardından mekandan ayrılıp sahile gelmiştik. Gece yarısını geçmişti ve bulunduğumuz yerde neredeyse kimse yoktu. Kumların üzerine oturmuştuk ve kafamı Özgür'ün kucağına koymuştum. O saçlarımı okşarken içimde oluşan o kelebek hissine asla engel olamıyordum.

canım yanıyor | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin