1.2

989 49 29
                                    

Selaaammlaaar! Bu bölümde texting'den daha çok Açelya karakterimiz'in hayatı ile ilgili şeyler okuyacağız.

Keyifli okumalar ♡

Sevgili günlük;

Bu tarz sevgili günlük klişelerinden nefret ederim ama bu bir gelenektir o yüzden yerine getirmem lazım. Hayatıma yeni biri girdi. Umudumun tükendiği an adeta bir ışık gibi beni yeniden canlandırdı. Adını bile bilmediğim bir insana bu kadar bağlanmam normal miydi? Bilmiyorum. Ona aşık mıydım? Hayır, değildim. Ona değer veriyordum çünkü o benim kötü yaşamıma bir ışık gibi doğmuştu.

Ona bu kadar bağlanmam doğru muydu? Kesinlikle değildi. Ondan uzaklaşmak gerekiyor. 22'den uzaklaşmam gerekiyor ama bunu yapamıyorum. Ondan uzaklaşamıyorum. Umut ışığımı söndürmek istemiyorum.

Ona zarar vermekten korkuyorum. Onun hayatında daha fazla yer edinip onun yaralarını daha da açmaktan korkuyorum. O yaralıyken, ben yaralıyken onun dediği gibi birbirimizi sarabilir miydik? Bilmiyorum ama daha fazla devam etmekten korkuyorum. Çünkü benim zamanım yok. Yakında belki de bulutlara esir olacağım. Yakında belki de bir kuş gibi uçacağım.

07.09.2022

Açelya Bozkurt

"Açelya!" Abim'in gür sesi kulaklarımı doldururken günlüğümü komidinin üzerine bırakıp yavaş adımlarla odamdan çıktım. "Yemek hazır abicim!"

"Geliyorum!" Diyip saniyeler içinde mutfağa ulaştığımda Abim'in sofrayı kurmuş olduğunu ve tabaklara bir şeyler doldurduğunu gördüm. Gülümseyip sandalyeme oturduğumda Abim'de karşıma oturdu ve yemek yemeye başladık.

Abime hala 22'den bahsetmemiştim. Ama onun 22'yi bilmesi gerektiğini düşünüyordum. Abim benim ailemse bunu bilmek zorundaydı.

"Abi?" Dedim ve elimdeki çatalı masaya bırakıp arkama yaslandım. "Efendim güzelim?"

"Ben biriyle konuşuyorum." Söylediğim cümleyle kaşları çatıldı ve yemeğini yarım bırakıp bana odaklandı.

"Bana anonim olarak yazan biri..."

"Sana anonim olarak yazan biri?"

"Abi neden cümlemi tekrarlıyorsun?" Dediğimde göz devirdi.

"Yaklaşık 10 gündür konuşuyoruz ve beni iyi hissettiriyor. Adını bilmiyorum, nerede yaşıyor bilmiyorum... Ama ona güveniyorum. Sanki..." diye mırıldandım zar zor. "Sanki benim yaralarıma iyi geliyor gibi. Beni tamamlıyor gibi... Hani geçen gün eve gelen pembe balon ve çikolata kutusu vardı ya? Onu o göndermişti."

"Çikolataları nerden almış sorsana bi?" Diyen Abime göz devirdim. "Bir şey demeyecek misin Abi?"

Abim sandalyesini bana doğru yaklaştırdı ve sımsıkı ellerimi tuttu. "Sana iyi geliyor mu?" Dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım.

"O zaman bir problem yok. Ama... Ne sen ona bağlan ne de o sana bağlansın. Çünkü..." Dediğinde onu böldüm.

"Biliyorum."

"Açelya..."

"Abi, biliyorum. Ne demek istediğini anlıyorum."

"O bunu biliyor mu?" Dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. Ortamın enerjisini atmak adına gülümseyip konuşmaya başladık.

"Merak etme bana bir şey yapamaz." Dediğimde kaşları çatıldı. "Senin hukuk okuduğunu söyleyerek ona korku verdim." Abim, cümlemin ardından kahkaha attı ve alnıma sımsıkı bir öpücük kondurdu.

"Bugün bizimkiler gelecek. Akşam bahçede takılacağız. Sende bize katıl he ne dersin? Hem seni görmek çok istiyorlar ve neden seni uzun zamandır göremediklerini sorguluyorlar." Abim'in bizimkiler diye bahsettiği çocukluğundan beri olan en yakın arkadaşlarıydı.

4 kişilik bir arkadaş grupları vardı. Abim (Can), Özgür, Vefa ve Arif.

"Odamda dursam daha iyi." Diye mırıldandım.

"Peki, güzelim. Sen nasıl istersen." Dedi ve alnıma bir öpücük daha kondurdu. Abimle sohbet etmeye başladığımızda bizi bölen şey çalan zil sesi oldu. Ayaklanıp mutfaktan çıktım ve kapıyı açtığımda Abim'in arkadaşları karşımdaydı. Onlara tebessüm edip içeriye girmelerini sağladım.

"Açelya, kızım nerdesin haftalardır? The walking dead 7. Sezona geldim psikolojim bozuldu. Nereden başladım ben bu diziye ya?" Vefa'nın neşeli sesi kulaklarımı doldururken gülümsemem fazlasıyla genişledi.
"Emin ol ki benimde psikolojim bozulmuştu." Diye mırıldandım.

"Hoşgeldiniz!" Abim mutfaktan neşeyle çıkıp hepsine sıkı sıkı sarıldı ve hep beraber oturma odasına doğru ilerledik. Vefa hızla yanıma oturup benimle sohbet etmeye başladı.

"Sanırım bende Norman Reedus'a aşık oldum." Dediğinde Vefa ile beraber kıkırdadık.

"Senin okul nasıl gidiyor güzellik?" Diye soran Özgür'e döndüm. "Biraz zor..."

"Ayy bir an önce mezun olda benim evimi dekore et, Açelya!" Vefa'nın neşeli sesi kulaklarımı doldururken ona bakıp tebessüm ettim. Acaba buna zamanım yetecek miydi? O zamana kadar yaşayabilecek miydim?

Özgür "Ee? Ne yapıyoruz bu akşam?" Dedi. Hızla ayaklanıp onlara döndüm. "Siz ne yaparsınız bilmiyorum ama ben kaçar."

"Nereye ya? Takıl işte bizimle." Diyen Arif'e tebessüm ettim. "Bitirmem gereken fazlasıyla ödev var. Şimdiden size iyi eğlenceler!"

Hepsiyle şimdiden vedalaşıp Abime karşı tebessüm ettim. İçinin rahat etmeyeceğini biliyorum ama onunda şimdiden her şeyi kabullenmesi gerekiyordu.

Ben kanserdim.

Bunu sadece 2 ay önce öğrendim. Hastalığım 4. Evresindeydi...

İyileşebilir miydim? Hastalık tüm vücudumu kaplamışken, hayır.

22'ye zamanımın olamadığını söylememdeki sebep buydu. Çünkü benim gerçekten zamanım yoktu.

Onu kendime daha fazla bağlamadan ondan gitmem gerekiyordu.

Çünkü yaralarım sarılamayacak kadar büyüktü.

Tedavi edilemeyecek kadar derindeydi...

Biraz üzücü bir bölüm...

canım yanıyor | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin