"Gel."
İkimizde üstümüze geceliklerimizi giydikten sonra hyunjin yatağa oturmuş bende dişlerimi fırçalayıp yanına gelmiştim.
"Anlat bakalım."
"Bize verilen iznin sonuna gelmeye başladık artık bir şeyler yapmamız gerekiyor biliyorsun, başarısız olursak bizi yakacak o moruk."
"Evet, güldük eğlendik yeter."
"Aynen öyle. Otelin krokisinde gözüken gizli yere girmemiz gerekiyor, yarın hademe kılığında oraya girebiliriz. İkimiz, odaya girmeyi başarırsak bir bakarız etrafa. Gizli bir yer olmak zorunda."
"O iş kolay minho ve jun bulurlar bizi oraya sokmanın bir yolunu."
"Daha sonrasında da sana anlattığım planı yapar ve bitiririz. Bize güvenmeleri için yeterince zaman tanıdık bence."
"Doğru, kalanı kolay olacaktır dikkatli olursak."
"Oda bizim odanın iki yanında, birilerine görünmezsek işimiz daha kolay olur."
"Her katta hademe odası var sonuçta, hallederiz."
"Of düşünürken bile beynim ağrıdı siz nasıl yapıyorsunuz bunu ya her gün?"
Kendini geriye atarak konuşmasına gülerek kafamı iki yana salladım.
"Kolay olmadığını söylemiştim çömez."
"Ne dedin? Beni camdan sarkıt mı?"
"Sizinki kadar kolay işler yapmıyoruz biz, her gün canımızı ortaya koyuyoruz neredeyse."
"Doğru, işiniz zor. Polislik başlı başına tehlikeli zaten ama bunu göze alarak girdik değil mi bu topa?"
"Aynen öyle, hayalimdeki işi yaptığım için mutluyum."
"Küçükken herkesin hayali polis olmaktır ama işin tehlikesini hesaba katmazlar."
"Babam polis olmamı çok isterdi, o söyleye söyleye ben de çok istedim."
"Kayıp mı ettin?"
Ufak bir gülümsemeyle başımı salladığımda o yerinde dikleşmiş ve dudaklarını birbirine bastırmıştı.
"Gurur duyuyordur seninle eminim."
"Biliyorum, annem de aynısını söylüyor."
"Bir şeyler içelim mi? Gece hala bitmiş sayılmaz."
"Güzel olur."
"Balkona çık geliyorum."
Yerimden kalkıp balkona çıktığımda denizi izleyip derin bir nefes aldım ve beyaz sandalyeye kuruldum.
"Viski?"
"Oo viski var mıymış?"
"Ben hallettim."
"Harikasın."
Elindeki bir bardağı aldığımda o da yanıma oturmuş ve ufak bir yudum almıştı bana dönerken.
"Ne?"
"Hiç."
"Bana bakma garip hissediyorum."
"Niye?"
"Dik dik bakıyorsun?"
"Yumuşak bakayım istiyorsan."
Gözlerini ufaktan kıstığında güldüm ve tekrar gözlerimi karşıma çevirdim.
"Çok yakın geliyoruz bu ara."
"Aman YANLIŞLIKLA bir daha dilli bir şekilde öpüşmeyelim uzak durayım biraz."
"Hyunjin kes sesini ya."
Alayla söylediği şeye kahkaha atarken bir elimi yüzüme atarak sıvazlamış ve gülen hyunjine dönmüştüm.
"Bunu çok normalmiş gibi konuşmamız peki.."
"Doğru normal değil, ciniz biz zaten çok garip iki insanın öpüşmesi."
"Ne dediğimi biliyorsun çevirme."
"Yoo bilmiyorum."
"İnatlaşma benimle."
"Yoo inatlaşıcam."
"Çocuk musun bu ne?"
"Yoo değilim."
"Koy."
"Kaçıyorsun ya."
"Kaçmıyorum neyden kaçacağım?"
"Bilemem, yakında alırız nazını."
Yerdeki şişeden bardağıma tekrar doldurduğunda gözlerimi devirip bardağımdan içmeye başladım.
"Ben kendimi feda ediyorum, beni kurtarırsın değil mi?"
"Ben de yapabilirim sıkıntı yok."
"Bu bölümün amiri sensin."
"Kabul etmişsin sonunda."
"Ettim başın huzura erdi mi?"
"Buraya gelmeden önceki gibi olsaydık çok hoşuma gidebilirdi."
"Şimdi niye gitmiyor?"
"Seninle yarışmıyorum çünkü artık."
"En iyisi olduğumu anladın sonunda!"
"İkimiz de bölümlerimizin en iyisiyiz."
"Doğru."
"Ama ben sorguda da senden iyiyim işte."
"Sen gerçekten... İnanamıyorum ya!"
Bana inanmaz gözlerle bakarken ben keyifle gülmüş ve ikinci bardağımı da kafama dikmiştim.
"Bayan seo o gün bana işinde iyi olmadığını söylemişti."
"Oha kırıldım şuan. Ciddiyim, gülme! Gerçekten kırıldım."
"Tamam gülmüyorum."
"Döndüğümde mektup yazıp intihar edeyim de vicdan azabından ölsün."
"Abart!"
"Neyse bana da aynısını söyledi."
"Ne?"
"Ya kırıldın dimi!"
"Yalan söyleme!"
"Söylemiyorum ekip olduğumuz ilk gün sen koşa koşa gittikten sonra bana bu ara işinde iyi olmadığını söyledi. Nasıl keyiflendim anlatamam."
"Gıcık."
"Sensin gıcık."
"Bütün keyfimi kaçırdın, kavga etmeden konuşma süremiz max on dakika!"
Bardağı ortamızdaki cam masaya koyduktan sonra yerimden kalkarken o da kalkıp bağırmaya başlamıştı.
"Ben mi kaçırdım? Hemen de bana suç at amk! Sen başlattın."
"İşimde iyiyim ben."
"Ben de iyiyim!"
"Ee?"
"Ee?"
"Neye sinirlendim ben?"
Saçlarımı kaşırken çatık kaşlarımla ona dönmeme gülüp balkonun kapısını kapattı ve viskiyi dolaba koyup yatağa attı kendini.
"Uyu jeongin uyu, yarın büyük gün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
collaboration || hyunin
Fanfiction"Onunla aynı ekipte olmak istemiyorum!" "Tüh ben seninle aynı ekipte olmak çok istiyordum yang jeongin!" _________________________________________________________ Bu kitap @hyunjj_'a (yani bana) aittir. Bunu başka bir sitede okuyorsanız, telefonunu...