3.Bölüm: Kulak Misafiri.

236 33 42
                                    


🎬

Müjde Adıvar'ın Anlatımından...

Tabii ki de %100'dü!

Kahraman'ı resmen abim dövdürtmüştü! Abim dışında birinin dövdürtmesi mümkün değildi, çünkü Kahraman'ı herkes çok severdi!

Hani bazı insanlar için onda şeytan tüyü var denilirdi ya... Kahraman da sadece şeytan tüyü yoktu. Kahraman, şeytanın ta kendisiydi. Bu yüzden onun bir düşmanının olma ihtimali, yok denecek kadar azdı.

Yaptığım bu çıkarımın hemen ardından abime, neden onu dövdürttüğü hesabını sormak için kendimi bir an da bankada, abimin odasının içinde bulmuştum. Ve beş dakikalık bir bekleyişin ardından abimin kapıdan içeri girmesiyle hışımla makam koltuğundan kalkıp, konuya bodoslama dalmıştım!

"Hiç uzatmadan direkt konuya giriyorum abi, o çocuğu neden dövdürttün?!"

Sabah beni sinir ettiği için mutlu bir ifadenin hâkim olduğu yüzü, ani sorumla birlikte ciddi bir hâle büründü. "Ne diyorsun kızım?" derken de kapıyı yavaşça kapattı. "Kimi dövdürtmüşüm ben?"

"Safa yatma abi!" derken odanın ortasına gelmiştim. "Çocuğu dövdürtmek için resmen 3 tane izbandut gibi adam tutmuşsun! Hayır bari az adının hakkını verseydin de kendin dövseydin!"

Tatar Ramazan'ın, burada vurulacak biri vardı, onu da ben vurdum repliği kafamda yankılandı. Ancak dikkatimi bu repliğe değil de, abimin cevabına vermeye çalıştım.

"Kızım kafayı mı yedin sen?" diye bağırdı karşıma gelirken. "Ben kimseyi dövdürtmedim! Adam falan da tutmadım!" Bir şeyi fark etmiş gibi aniden gözlerini kısıp dişlerini sıktı. "Ama eğer bu bahsettiğin çocuk, senin sevgilin falansa -ki içimden bir ses öyle diyor- şimdi ilk işim gidip onu ellerimle dövmek olur! Kim ulan bu bahsettiğin çocuk!?"

Oha.

Ben de abimi tanıyorsam, abim şu an resmen doğruyu söylüyordu. Yani Kahraman'ı o dövdürtmemişti.

Birden kendimi deli gibi bir şey yapıp gülmeye başladım. Ve omzuna bir tane patlatıp, "Nasıl inandın ama?" diye sordum. "Beni havuza atmanın intikamını almayacağımı mı sanıyordun he? Adamın böyle aklını alırım işte yaa-"

"Müjde!"

Böğürüşüyle yüzümdeki sırıtış kayboldu. "Sen beni salak mı sanıyorsun? Yalan söyleyip söylemediğini anlayabiliyorum! Şimdi cevap ver bana, bahsettiğin çocuk kim!?"

Şu saatten sonra ne desem diyeyim asla inanmazdı bana. Bildiğin kendi kendimi ele vermiştim...

"Hiiç," dedim sesim bir tarafıma kaçmış gibi. "Hiç kimse! Öylesine biri işte..."

"Ulan öylesine biri olsa niye benim dövdürttüğümü düşünesin? Sevgilin değil mi? Ama ben tahmin ediyordum senin hayatında biri olduğunu. Yanılmadım işte! Şimdi okula gidip tek tek herkese soracağım bugün dayak yiyen çocuk kimmiş diye, sonra bir dayak da ben atacağım!"

Arkasını dönmesiyle kolundan yakalayıp önüne geçtim saniyeler içinde. "Abi vallahi sevgilim falan değil ya! Bak annemle babamın üstüne yemin ediyorum ki değil!"

AŞKIN PROVASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin