9.Bölüm: Beni Kendinden Kurtar.

173 22 16
                                    


🎬

Müjde Adıvar'ın Anlatımından...

Dün gece sabaha kadar süren ağlama seansımdan sonra hem şiş olan hem de babamı görmeye henüz hazır olmayan gözlerimle birlikte evden erkenden çıkmış ve kampüse, Kahraman'la buluşacağımız kafeye gelmiştim.

Gelir gelmez de yengeme; beni sorma ihtimalleri yüksek olan aileme karşı, dersimin erkene alındığını bu yüzden haber vermeden çıktığımı söylemesine yönelik bir mesaj yazdım. Ve Kahraman'a söylediğim buluşma saatine henüz yarım saat olduğunu görüp, oflayarak gözümdeki güneş gözlüklerini çıkardım. Dün doğru dürüst uyumaya fırsat bulamadığım için acayip bir şekilde uykum vardı. Ve gözlerimdeki şişliği gizlemek adına taktığım gözlüğün karanlık camları, beni uykuya daha çok itmekten başka bir işe yaramıyordu.

Kahraman'la buluşmamızdan sonra girmem gereken bir ders olduğu aklıma geldiğinde, bu itişe daha fazla karşı koyamadım. Ve kollarımı masaya, başımı da kollarıma yaslayarak Kahraman gelene kadar hafif kestirmek adına gözlerimi yumdum.

🎃

Kulaklarıma dolan kahkaha sesleriyle birlikte aniden gözlerimi araladığımda, ben geldiğimde sakin olan ama şimdi tıklım tıklım dolmuş bulunan kafeyle karşı karşıya geldim.

"Günaydın, Balkabağı."

Sudan çıkmış balık misali etrafa bakınırken kulaklarıma dolan sesle birlikte, başımı aniden masadan kaldırdım. Ve tam karşıma oturmuş, yüzünde bir tebessümle beni izleyen Kahraman'ı gördüm.

"Sen kaç dakikadır buradasın?"

Panikle sorduğum soruya, "40 dakikadır," şeklinde bir cevap verdi. Sanki 5 dakika der gibi bir rahatlıkla!

Kocaman açtığım gözlerimi hızlıca bileğimdeki saate çevirdim. Ve ekranda yazan 10.27'yi görünce neredeyse 1 saattir uyuduğumu görüp, yeniden ona baktım. "Madem 40 dakikadır buradasın, beni niye uyandırmıyorsun?"

Ona hesap sormuyormuşum gibi bir sakinlikle, bir yudum aldığı kahvesini gülümseyerek masaya geri bıraktı. Ve sinirimi daha da artıracak bir cevap verdi. "O kadar güzel uyuyordun ki, uyandırmaya kıyamadım..."

Elimi hafifçe masaya vurup, "Ne saçmalıyorsun oğlum?" diye sordum. "Kime kıyamıyorsun sen? Başlatma kıyamıyorumuna falan, düzgün konuş benimle!"

Etraftaki insanlar duymasın diye çok bağıramadığımdan olsa gerek; üstüme daha da çok gelmek için yaslandığı sandalyeden sırtını çekti ve masanın üzerinden bana doğru yaklaştı. "Seninle ilgili ilk gözlemimi yapıyorum, uyanınca çok huysuz oluyorsun."

Kaşlarımı, öyle mi dercesine kaldırıp, aynı onun gibi ben de masanın üzerinden ona yaklaştım. "Kalan son dakikalarında bundan daha fazlasını gözlemlesen iyi edersin. Çünkü sana, ek süre vermeyeceğim!"

"Sen ağladın mı?"

Dediklerime karşı çıkmasını beklerken, ciddileşmiş bir yüz ifadesiyle sorduğu soru üzerine afalladım. Ve yüzlerimiz yakınlaştığı için gözlerimdeki şişliği daha net gördüğünü anlayıp hızlıca arkama yaslandım. "Sana ne?"

Yüzüme dikkatlice bakarken, ağır çekimde sandalyesine yaslandı. "İkinci gözlemim, duygusalsın," dedikten sonra da şüpheyle gözlerini kıstı. "Aşk meselesi falan mı?"

AŞKIN PROVASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin