• 4

41 3 102
                                    

Sahte Yıldırım Sarayı gerçeği ile hiçbir benzerlik teşkil etmiyordu. Yine de, adının önündeki "sahte" sözcüğünün vermiş olduğu o küçümseyiciliğin aksine gerçek bir saraydan farksızdı. Nispeten daha küçük ve daha tehlikeli olmasına rağmen, içi daha ihtişamlı, mimarisi daha modern ve en önemlisi her bir köşede yanan yüzbinlerce mum sayesinde daha aydınlıktı.

Kral burayı kendi sarayında bulunmaya layık görmediği misafirleri, lanetinden korktuğu düşmanları ve en önemlisi onu öldürmeye yemin eden gözü dönmüş isyancılar için inşa ettirmişti.

İsyan kapıya dayandığında ulaştıkları ilk yer burasıydı. Sarayın hemen arkasına konumlanmış askeriye sayesinde saldırılara müdahele etmek daha kolaydı. Kralın yukarıda, özel bölgelerde de askeri konumlanmaları mevcuttu ancak onların yerini Harold hariç kimse bilmiyordu. Görünürde her şey basitti.

Kadın çalışanların çoğu da lanetlerini krala bulaştırmamak için tüm işlerini sahte sarayda görüyor ve gerçek saraydaki erkek çalışanlarla bağlantı halinde yönetiyorlardı. Yukarıya çıkmak zordu ancak zaman içinde bunu kolaylaştırmayı başarmışlardı. Yine de bu kolaylıkları aşağı ile yukarı arasındaki bağlantıları yapan özel kahya bay Bennet ve askeriyeyi yöneten Harold dışında pek kimse bilmezdi. Sıradan olan herkes için kral ulaşılması güç biriydi. Orada bir gün dahi kalabilen özel sayılırdı.

"Birkaç gün babamın yanında kalmayı düşünüyorum."

Beyaz parlak taşlarla işlenmiş küçük taç özel nedimesi tarafından özenle salonun en parlak köşesine konmuş dev aynada kendini gururla izleyen prensesin başına kondu. Saçlarını toplatmış, en gösterişli beyaz elbisesini giyinmiş, yeni konumuna yakışır tacını da takmıştı. Akasa'da beyaz giyinmek zaferin ve mutlak gücün temsiliydi. Tacı ise bilerek, kraliçeye karşı altta kalmamak için takmıştı.

"Çok güzel görünüyorsunuz majesteleri"

Nedimesi büyük bir hayranlıkla onu seyretti. Prenses onun Işıltı Sarayında lanetli görülen değersiz kadınlar arasında geçen sefil hayatında görüp görebileceği en kudretli insandı. Ona bir sarayın idaresinin verilmesi bir kadın olarak umutlarının yeşermesine sebep olmuştu. Belki çocukluğundan beri hizmet ettiği bu kız Işıltı Sarayındaki kadınların timsalinde tüm Akasa kadınlarının kurtuluşu olurdu.

"Saraya haber verdiğiniz değil mi? "

"Elbette, majesteleri. Size layık bir karşılama ve davet için tüm hazırlıklar yapılmakta."

"Harika."

Salonun dev sütunları arasından adımlayan Theon, prensesin ve nedimesinin heyecan dolu konuşmalarına kulak misafiri oldu. Prenses heyecanla elbisesinin eteğini çekiştirip aynadaki yansımasına büyük bir sevinçle bakarken, onu ilk farkeden nedimesi oldu. Yakasındaki rütbesi sebebiyle hemen baş eğip bir adım kenara çekildi.

"Prenses" Theon gerekmese de başını hafifçe eğerek Gloria'nın aynadaki yansıması ile göz göze geldi "Hazırsanız gidelim."

"Siz de kimsiniz?"

Prenses ayna üzerinden göz teması kurmak yerine arkasını döndü. Şimdi yüz yüzelerdi. Theon rahat ve ifadesizdi. Prensesin ise kaşları çatılmıştı.

"Size Işıltı Sarayına eşlik etmek için görevlendirildim."

Gloria nedimesine baktı. O da bu genç adamın kim olduğunu bilmiyordu. Prensesin soru dolu bakışlarına hafifçe omuz silkerek karşılık verdi.

"Adınız?" diye sordu Gloria, yeniden Theon'a bakarak. Yıldırım Sarayında Harold hariç hiçbir rütbeliyi tanımıyordu. O da kendini taktim etme gereği duymamıştı.

Break the slanderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin