Size Lys çalıştıgımı ve yazabildigim kadar çabuk yazabilecegimi söylemiştim. Nihayet 1 hafta sonra yeni bölüm yayınlıyoruum. Umarım begenirsiniz. Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin. Hikayenin okunma sayısına göre oy sayısı çok düşük. O yüzden lütfen oylamayı unutmayın. Ben bunca dersimin arasında sizler için bölüm yazıyorum. Lütfen emege karşılık oylayın. Şimdiden teşekkürler. :))
Medyada Kayra'nın mezuniyette giydigi elbisesi ve Derya'nın hayal ettigi ev var.
Keyifli okumalaaar. :))***
- "Eylül, Deniz'in Kayra'yla ne işi var ? Bunlar nereden tanışıyorlar ?"
- "İnan bende bilmiyorum Derya. Şu an şoktayım. Nasıl yaa ? Bir de şu samimiyetlerine bakar mısııın ?"
Gerçekten çok samimi gözüküyorlardı. Acaba sevgilisi miydi ? Ama sevgilisi olsaydı neden Eylül'e seni seviyorum desindi ki ? Of kafam çok karışmıştı. Deniz'i tanıdıgım günden beri kafam türlü türlü düşüncelerle bürünüyordu.
- "Sevgilisi mi acaba ?" dedim gözümü kapıdan ayırmadan.
Eylül hışımla ayaga kalkıp,
- "Şimdi ögreniriz." dedi ve otelin kapısına dogru hızla gitmeye başladı. O... Olamaz ! Eylül Deniz'lerin yanına dogru gidiyordu. Hemen onu durdurmalıydım. Masadan apar topar kalktım. Ayagımdaki topuklu ayakkabılarla koşmak çok zor olsa da, peşinden hızlı bir şekilde koştum ve Deniz'lerin yanına gitmeden Eylül'e yetiştim. Kolundan tutup,
- "Eylül ne yapıyorsun ? Saçmalama lütfen."
- "Ne saçmalama Derya ? Ne saçmalama ? Deniz'e basbayagı aşıksın. Şu an da da kıskançlıgından ölüyorsun ama mantıgınla hareket etmeyi tercih ettigin için yanlarına gidip Deniz'in Kayra'yı nereden tanıdıgını soramıyorsun. Üstelik bu normal birisi degil Derya. Bu Kayra ! Şimdi bırak kolumu." dedi ve elimden kolunu çekip, Deniz'lerin yanına dogru yürümeye devam etti.
Arkasından öylece bakakalırken, aslında bu yaptıgında ona hak verdim. Kayra, Eylül'ün canını çok acıtmıştı. Küçükken Eylül'ün babasıyla dalga geçmişti. Babası Eylül'ün en hassas oldugu konuydu. Küçücük bir kız çocuguyken babasına bakmaya başlamıştı Eylül. Hatırlıyorum, okuldan beraber gelirdik. Eylül formalarını çıkartmadan annesinin çalıştıgı şirkete giderdi. Anlattıgına göre, elinden geldigince şirketteki getir götür işlerini yapıyormuş. Akşama dogru da patronun ona verdigi bahşişle, annesiyle birlikte eczaneden babasının ilaçlarını ve kremlerini alıyorlarmış; ama işi bununla bitmiyormuş. Eve gelince ilk önce formalarını degiştirip, sonra yemek yiyormuş. Annesine sofrayı toplamak için yardım edip, babasını mutlu etmek için de ona kitap okuyormuş. Evet evet, bunu hatırlıyorum. Çünkü babası hastalıgından dolayı gözlerini kaybetmişti. Eylül'ün anlattıgına göre, babası eskiden kitap okumayı ve bulmaca çözmeyi çok severmiş. Gözlerini kaybedince bunları yapamaz olmuş. Eylül'de babası gözlerini kaybedince, bunları, onun için sesli yapmaya başlamış. Babasının yanına gidip kitap okuyup, sonra da birlikte bulmaca çözmeye çalışıyorlarmış.
Eylül küçücük bir kızken bunları yapıyordu. Onun o küçücük kalbi, aslında çok büyüktü. Her ne kadar babası hasta olsa da, Dünya'daki en sevdigi kişi babasıydı. Kayra babasıyla dalga geçince, Eylül küçük yaşta çok büyük travmalar atlatmıştı. O zamanlar onların bu derece büyük oldugunu anlayamıyordum ama, bir gün bana okuldayken, mutfaktaki bıçagı alıp komodinin çekmecesine koydugunu söylemişti. Olur da bir gün kendi için lazım olur diye. Neden kendi için lazım olur diye sordugum da, kalbinin çok acıdıgını, eger bir gün buna dayanamazsa bıçakla ondan kurtulacagını söylemişti. Ahh Kayra ahh... Sen nasıl bir kızsın böyle ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
ChickLitİki tane çok yakın arkadaş. Karşılarında son derece yakışıklı ve karizmatik olan dövmeli çocuk. Derya ve Deniz'in aşkı gerçek olabilecek mi ? Yoksa Deniz Eylül'e mi aşık ? Hepsi gelecek bölümlerde.