düz yazı 8

292 38 11
                                    

Yüzüne vuran sıcak nefesi hissetmeye başladığında gözlerini araladı. Küçük pembe çerçeveli dudakların arasından ona ulaşan alkol kokulu nefesi kısa süreliğine durdurmuştu. Hafif baskılı öpücüğün ardından kollarıyla sarmaladığı küçük bedenin sahibi hala uyuyordu.

Gözü duvardaki saate iliştiğinde Chūya'nın uykusuna biraz daha devam edebileceğine karar vermişti. Yanından usulca kalktığında vücudunun sıcak suya ihtiyacı olduğunu anlayıp adımlarını banyoya doğru çevirdi.

Birlikte geçirilen güzel bir gecenin ardından sabah uyandığında sevgilisini yanında görmek içindeki tüm yaraları sarmış ona iyi gelmişti. Birbirlerine iyi gelmeye başlamaları, yaralarını kabul edip kanatmak yerine iyileştirmek ilişkilerini bir sonraki evreye taşımalarını kolaylaştırmıştı. Asık suratlar, uzunca dalan gözler zamanla yerini her an gülümseyen yüzlere ve ışıldayan bakışlara bırakıyordu.

Banyodan çıktığında kıyafetlerini üzerine geçirip mutfağa ilerlemişti. Dolaptan aldığı bardağı kahve makinasının altına bıraktı, düğmesine bastıktan sonra tezgaha yaslandı. Saniyeler sonra hazır olan kahvesini alıp mutfaktan ayrılacakken masanın üzerindeki zarflar dikkatini çekmişti. Sandalyelerden birine oturdu. Tek tek üzerlerindeki yazılara göz gezdiriyordu.

Mağazalardan gelen indirim çekleri, kart başvuruları, faturalar ve "Akutagawa" yazılı zarf... Duraksamasına sebep olan şey yüzündeki gülümsemesini soldurmuştu. Uzun zamandır isminin telaffuz edilmeyişinin ardından tekrar tekrar okudu. Her tekrar edişinde öfkesi artmıştı. Zarfı açmak için yeltendiğinde hala uyuyan sevgilisi aklına geldi ama bu onu durdurmadı.

İçinden çıkan kağıdı açtı, el yazısıyla yazılmış satırları okumaya başlamıştı.

"Tükenmeyecek sevgimin kaynağı, Chūya'm,
Ellerim uzun zamandır yalnız, sensiz... Kavuşmak için can atıyor ama biliyorum ki aramızdaki engel kalkmadıkça böyle devam edecek. İlişkimizde yaşananların sadece kötü olanlarını hatırlamadığını biliyorum. Gözlerinde çektiğin hasretin ışıltısı var. Seni yalnız bırakmasaydım başka tenlerin izlerini taşımayacaktın. Hata benim, bunu kabul ediyorum. Bu satırları yazmamın sebebini biliyorsun. Senden gördüğüm tekrar yan yana olma isteği beni cesaretlendirdi. Bu gücü ben senden aldım. Bir ilişkin var biliyorum ama ne kadar yalnız hissettiğini de biliyorum. Tek geçirdiğin her gününü telafi etmeye hazırım. Bu sefer aynısı olmayacak, artık ben olacağım. Başkasına ihtiyacın olmayacak. Doğum günün yaklaşıyor ama her zamanki gibi ben erken kutlayacağım. Bunun aramızda ne anlama geldiğini, ne kadar özel olduğunu hatırlıyorsun değil mi? Seni hala ilk günkü gibi seviyorum. Doğum günün kutlu olsun."

Son cümlenin ardından avucunda buruşturduğu kağıdı masaya bıraktı. Akutagawa'nın bu denli cesareti bulabileceği tek kişi Chūya'ydı. Hayatlarından tam anlamıyla çıktığını düşünürken sadece bahsetmeyi bıraktıklarını fark etmişti.

Hızla kalktığı sandalye ardından devrilip yerle buluştuğunda büyük bir ses çıktı. Adımlarını hızlandırarak salonda bıraktığı ceketini ve telefonunu alıp evden ayrılmıştı.

Chūya yere çarpan sandalye sesiyle uyanmış etrafa bakınıyordu. Ardından gelen gürültülü kapı kapanma sesiyle yataktan hızlıca kalktı.

"Dazai sen misin?"

Çıplak ayakları sandalyenin yanına vardığında eğilip onu yerden kaldırdı. Etrafa bakmaya devam ediyordu. Masanın üzerindeki yarım kahveyi gördüğünde sevgilisine tekrar seslendi.

"Dazai!"

Son olarak salona baktığında gittiğini anlamıştı. Bu yaptığına anlam veremiyordu. Tüm gün birlikte olacaklarını, bunun için işten izin aldığını söyleyen kendisiydi. "Acil bir şey çıksa yine de haber verip giderdi.", diye düşündü.

Sehpanın üzerinde duran telefonunu aldı, Osamu'yu peş peşe aramaya başladı. Her defasında meşgul çalan telefonu onu endişelendirmişti. Tekrar mutfağa döndü, su içip sakinleşmek istiyordu. Masadaki şişeye uzandığında buruşturulmuş kağıt parçasını gördü. Eliyle düzeltip okumaya başladığında vücudu buz kesti. Gözleri satırlarda akarken elleri titremeye başlamış nefesi düzensizleşmişti. Dayanamayıp sandalyeye oturduğunda kalbine bir acı saplandı. Bu acının kaynağı sözler değildi. Osamu'nun bu sözlere kanıp onu yalnız bırakmasıydı.

korkak •soukoku•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin