1.9

618 62 10
                                    

biz geldikkk

lütfen oy ve yorumu unutmayın çiçekler

insta: lttlemoa_

*******

[Yazarın Gözünden]

Felix ve Hyunjin yan yana bankta oturuyorlardı.

Hyunjin'in bakışları Felix'in oynamaktan kanatmak üzere olduğu ellerine kaydı. Felix gergindi, çığlık atarak oradan kaçmak istiyordu. Midesi ağrıyor, ağlamak istiyordu.

Hyunjin ne diyeceğini bilemiyordu, bir testte beş şık arasında kalmış gibi hissediyordu. Ne dese Felix'i daha az yaralardı, pişmanlığını ve hislerini hangi yolla aktarırsa içlerindeki yara daha az kanardı?

İki genç kalp uzun zaman sonra birbirinin yanında yarışırmış gibi hızlıca çarpıyordu.

Çok gençtiler, çok aşıktılar, çok aptaldılar.

Aşk yeniydi ikisinin de dünyasında, tedbirli yaklaşmaya çalıştılar. Ona kapılmamak için akıntıya karşı kürek salladılar, en sonunda o akıntıda boğuldular.

Gurur, kalp kırıklığı, korku, beklenti, üzüntü, fedakarlık. Hepsinin tanımı aşkla birlikte yeniden yazıldı sözlüklerinde.

Hyunjin daha önce hiç 'istediği bir şeyi elde edememek' gibi bir durumla karşılaşmamıştı. El bebek gül bebek büyüdüğü dünyada her istediğini almıştı, ne olursa olsun.

Felix'i alamamıştı ama. Aşık olduğu halde, onu incitmekten korkarcasına severken ilk defa bu hisle tanışmıştı.

Sonrasında, Felix nihayet ona geldiğinde, içindeki şımarık çocuğun gururu aşkına bir an da olsa üstün gelmişti.

İstemeden de olsa aşık olduğu kişiyi en çok üzen kişi kendisi olmuştu.

Felix ise hayata karşı her zaman temkinliydi, hiçbir zaman kendisini kaptırmamıştı hislerine. Korku her zaman içindeydi, mantığı ne olursa olsun kalbinden bir adım öndeydi.

O her zaman yanlızdı, kendinden başka kimseye güvenmemeyi öğrenmiş ve yaralarını kendisi sarmayı öğrenmişti. Dünya üzerinde ihtiyacı olan ve ona zarar veremeyecek tek şey danstı.

Aşkına güvenmedi, gençti ve onun için bu his tamamen korkutucu ve yasaklıydı. Bir erkeği sevmek doğada kırmızı olan her şey gibiydi, yasaktı ve zehirliydi.

Ama Felix'in unuttuğu şeyler vardı, doğadaki en güzel çiçeklerin rengi de kırmızıydı. Aşkın rengiydi kırmızı, ondan ne kadar korkarsa o kadar çok kapılacaktı.

Kırmızıdan, aşktan korktuğu için geç kaldı sevdiği kişiye. Gereksizce uzattı ayrı kaldıkları süreyi.

Peki bütün bunlar kimin suçuydu?

Felix'in miydi?

Hyunjin'in miydi?

Suçlu yoktu, ikisi de genç ve aptaldı. Aşkla ilk defa tanışmışlar ve bu yabancı hissin içinde kaybolmuşlardı.

Şimdiyse her şeyi düzeltme şansı beş santim uzaklarındaydı.

Hyunjin derin bir nefes aldı. "Felix."

Başını kaldırıp baktı, Felix hala parmaklarıyla uğraşıyor ve titreyen dizlerini saklamaya çalışıyordu, sanki onun her anını kalbine kazıyan adam bu detayları yakalayamayacakmış gibi.

you ain't worth my love | hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin