[Felix'in Gözünden]
Tanrı bin kere benim belamı vermeliydi. Yine Hyunjin'e kandığım ve bir gün içinde ikinci kez onu sırtımda taşıdığım için.
Bırak içsin kendi zehrinde boğulsun, bana neydi ya?
"Civciv... Benim miğd- *hık* miğdem bulanıyor."
Geber diyesim geldi ama demedim.
Alttan alttan ona baktım. Zaten elimden başka bir şey de gelmiyordu. "Üstüme kusarsan öldürürüm seni."
Hyunjin salak salak güldü. Şu an o kadar sinir olmuştum ki elimin tersiyle bir tane ağzına yapıştırasım vardı. Ama sırtımda taşıyordum. Bu da olayın ironisi.
Hyunjin'in kafası kesinlikle sağlam değildi ve benim bir şekilde evinin adresini öğrenmem gerekiyordu. Sırtımda salak salak gülen Hyunjin'i gördüğüm ilk banka fırlatıp yere çöktüm. Zaten belim ağrıyordu, bu gidişle yarına sağ çıkamayacaktım.
Ben Tanrı'ya yalvarırken o aniden aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini açtı ve derin bir nefes çekti.
"Lix-aaaaaah!"
Dönüp ağzına vurdum telaşla. "Salak tüm mahalleyi başımıza toplayacaksın. Bayılsana sen ya."
"Sana bayılayım değil miiii? He he he."
"Lütfen bayıl ve sus Hyunjin."
Başımda Hyunjin çığırırken düzgün düşünemiyordum.
Minho hocada mutlaka ev adresi vardı ama saat gece yarısını geçmişti ve şuan Minho hocayı ararsam bana çok kötü işkenceler edebilirdi.
Arkadaşlarının arasında ise tanıdığım yoktu. Gerçi olsa da bu saatte arayamazdım.
Sinirle başımı yatırıp kendi kendine konuşan Hyunjin'e baktım. Resmen yapabileceğim bir şey yoktu, ama onu sokakta da bırakamazdım.
Aklıma bir şey geliyordu. Ama hemen geri sildim. Çok mantıksız bir düşünceydi çünkü.
Hayır Felix senin evinde yatamaz. Hem Jisung ne olacak? Tamam eve sık gelmiyor olabilir ama birlikte çıktık sonuçta o eve, onun haberi olmadan bir yabancıyı getiremezdim bir geceliğine bile olsa.
Aslında Hyunjin yabancı sayılmıyordu. Ama olsun.
Sinirle Hyunjin'e baktım. "Neden içtin ki? Ne sorunun vardı bu yaşta içmeni gerektirecek? Hem Tanrı aşkına sana içme alışkanlığını kim-"
"Senin içiin."
Gözlerim büyürken oturduğu banktan baygın gözlerle beni izleyen Hyunjin'e baktım. Az önceki anlamsız neşesi yüzünü terk etmişti.
Yine değişik değişik bakıyordu bana.
Bu bakışının sebebi alkol müydü, yoksa yine dengelerimi karıştıracak bir konuşma mı yapacaktı kestiremiyordum.
"Senin için Lee Felix. Sen ka- *hık* kafamı karıştırdığın için içtim. Dürüst olabileyim *hık* diye."
"Ne dürüstlüğü?"
"Sana söy- *hık* söylemem gereken bir şeyler var gibi hissettim. Ama söyleyemedim. Aklım..."
Baygın gözleriyle gülüp başını işaret etti.
"Burası sana söylememem gerektiğini söyledi. Ama burası da..."
Eli bu sefer kalbinin üstüne gitti.
"Sana söylemem gerektiğini söyledi. Ben de içtim ki beynim uyuşsun ve sadece kalbim konuşsun. Sarhoş olup seni çağıracaktım, sen de gelecektin ve aklımdakiler söyleyebilecektim. Bak!" Baygın gözlerini açmaya çalışarak güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you ain't worth my love | hyunlix ✓
Fanfiction"Seni seviyorum ama salak gibi sana gülmeyeceğim. Belki acı çekeceğim ama ölsem de sana geri dönmeyeceğim. Çünkü sadece benden nefret etmeyi seviyorsan, sen benim aşkıma değmezsin Hwang Hyunjin." Haters to Lovers au ◇ 22/01/2022 - 16/12/2022