0.8

771 94 33
                                    

[Biriciğiniz Yazarınızdan]

Kalbinin ritmi gittikçe hızlanıyordu, adım sesleri tüm koridorda yankılanırken Felix sindiği köşede bulunmamak için Tanrı'ya yalvarıyordu.

Sinirle gözünden akan yaşları sildi. 'Aptal...' diye düşündü. 'O çok aptal...'

Burnunu çekerken adım sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Oysa bulunmak istemiyordu henüz. Aptalca ağlarken güçsüz görünüyordu.

Ağlamak güçsüzlük müydü? Değildi belki de. En azından Felix ağlamanın güçsüzlük anlamına gelmediğini biliyordu. Ama Hyunjin'in önünde tüm kavramların anlamı değişiyordu. Onun karşısında ağlamak zayıflıktı.

"Lee Felix!"

'Lütfen gelmesin.'

"Felix!"

'Hayır..'

"Lix-ah! Neredesin?"

Felix burnunu çekerek telefonunu aldı. Karanlığa alışmış gözleri telefonun ışığıyla kamaşırken cevapsız 16 çağrıyı gördü.

'En azından burada bulamaz beni.' diye düşündü yerinde iyice güçülürken.

Bacaklarını kendine iyice çekerken içinde bulunduğu dolabın kapağı açıldı ve Hyunjin'in şaşkın yüzü belirdi. "Felix? Ne yapıyorsun burada?"

'Siktir.'

Felix hızlı hareketlerle ayağa kalkıp Hyunjin'i itti ve yanından sıvıştı. Koşmaya başlarken Hyunjin'in arkasından seslenişini duyuyordu. "Felix dikkat et orası..."

Felix ayağının kaymasıyla büyük bir 'ah' sesiyle yere yapıştı.

"Orası yeni silindi..."

"Aah..."

Hyunjin gülerek Felix'in yanına gitti. "Ayakkabıların kirlendi, Minho hoca seni salona almayacak."

Felix, Hyunjin dışında her yere bakıyordu. Az önce ağladığı için yüzü hala kızarıktı ve bu haliyle yakalanamazdı. Hyunjin eğilerek elini uzattı. "Kalk hadi gidelim."

Felix havadaki eli elinin tersiyle iterek kendisi ayağa kalktı. "Siktir git. Gelmiyorum ben." Arkasını dönüp acıyan belini belli etmemeye çalışarak ilerledi.

"Özür dilerim!"

Felix duraksar gibi oldu ama sonra umursamadan yürümeye devam etti. Nasılsa Hyunjin sadece şu anki gerginliği geçirmek için özür diliyordu. Pişman değildi ki.

"Lan cidden özür dilerim! Beklesene ya!"

Felix durmadan giderken yaşların tekrar akmaya başladığını hissediyordu. Ama bu sefer üzüntüden değil, kendine olan sinirindendi.

Hyunjin arkasından bağırırken geri dönmeden yürümekte zorlanmasıydı kendine olan sinirinin nedeni. Ona arkasını dönüp gidememesiydi.

"Lee Felix! Durur musun bi-"

Arkasından gelen pat sesi ve onu takip eden acı dolu inlemeyle Felix kendini tutamayıp arkasını döndü. Hyunjin kendi ayağına takılıp düşmüştü.

Felix yüzüne yerleşen minik tebessümü hızla sildi ve seslendi. "Salak."

"İki saniye beklesen düşmeyecektim."

"Ben de düştüm?"

"Kaçmasan düşmeyecektin."

Felix göz devirirken Hyunjin oturduğu yerden konuşmaya başladı. "Yüzün kızarmış."

you ain't worth my love | hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin