0.4

784 100 17
                                    

[Hyunjin'in gözünden]

O an gelmişti.

Sonunda durak bilmeden çalıştığımız yarışma günü gelmişti. Gergindim ama mutluluğum ve hırsım daha ağır basıyordu.

Bu sefer de elemeyi geçmeliydim, yine birinci olmalıydım.

Birincilik zafer, ikincilik yenilgiydi. Benim için başarı sadece birincilikti ve dansa beni bağlayan en büyük şey de bu hırstı.

Beni yenilgiye uğratan tek dansçı, Lee Felix.

Ölümüne güzel ve muhteşem bir dansçı olmasıyla tanınıyordu. Aynı anda benim tek rakibimdi.

Elleri titreyen Felix'e baktım. Onun bu halini ilk defa görüyordum. Kendi kendime güldüm, demek ki o da bir insandı.

Beklerken ismimiz anons edildi.

Rahatlatmak ister gibi ona gülümseyerek yumruğumu uzattım. "Hadi yıkalım şurayı."

Felix de gülerek yumruğunu uzattı. Artık başlayacaktık.

Ona gülümsedim ve yüzümü ciddileştirip sahnenin ortasına gittim ve diz çöktüm.

Bizim okulumuzun yarışmalarının ününün bir sebebi de şarkıların o an canlı olarak çalınmasıydı.

Birisi şarkımızın notalarını piyano üzerinden girerken mikrofonuyla şarkıya girmeyi bekleyen Chan hyunga baktım ve birbirimize gülümsedik.

Chan hyung aslında geçen yıl mezun olmuştu ama okulun müzik öğretmenlerinden Taehyung hocanın ricasıyla yarışmalarda şarkı söylemeye devam ediyordu.

Şarkının yumuşak notları girdiğinde başımı kaldırdım.

Koreografimiz, aşık bir adamı terk eden ilk aşkı üzerineydi.

Umutsuz bir yüzle ellerimi havada birleştirdim, o sırada ışıklar kısıldı ve yavaş adımlarla sahneye Felix girdi.

"Don't go tonight."

Eline uzanıp ayağa kalktım, şarkı henüz yavaş olduğu için adımlarımız bir yaklaşıyor bir uzaklaşıyordu.

"I'm sorry, don't leave me."

Felix elimi bıraktı.

Uzaklaştı ve sahnenin ışığı onun üzerinde parladı. Kendi solo partını yaparken ben onun elinin uzaklaşmasıyla yere çökmüş oturuyordum.

Nakaratın hızlı kısmı girdi, ışık benim üstüme çevrildi ve sanki kalbim sökülmüş gibi dans etmeye başladım.

Chan hyungun duyguyu sonuna kadar yansıtan sesi tüm salonu doldururken nakarat bitti ve piyanonun yumuşak ama güçlü sesiyle birlikte dans etmeye başladık.

Elim eline uzanıyordu ama dans boyunca asla birbirimizi tutamıyorduk.

Chan hyung son dizeyi söyledi.

"Don't tell me that your love is gone..."

"That your love is gone."

Şarkının son notası biterken elim sonunda yuvasını bulmuş bir kuş gibi onun eline tutundu.

Birbirimizin önünde diz çöktüğümüzde nefes nefeseydik ve sahne ruhunun etkisiyle derin gözlerle bana bakıyordu Felix.

Gerçek hayatta tersliyor, nefret ediyordu.

Ama şuan bakışları...

Beni şüpheye düşürecek kadar gerçekti.

Eli sıcacıktı ve provalarda asla yapamadığımız o bakışmayı sonunda yapabiliyorduk.

you ain't worth my love | hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin