18. acı bir haber

0 0 0
                                    


  Bir kaç gün sonra nana'nın taburcu olma günü gelmişti tsu dışarıda arabanın hijyenini kontrol ediyordu. Doktor'un kevini çağırdığı söylenince nana "sen git tsu aşağıda zaten" diyiverdi, kevin nana'ya bir bakış atıp çıktı 'sonuçta onun ailesi' diye düşündü nana'yı tsudan vazgeçirmek o kadar kolay değildi.

  "Hoş geldiniz şöyle buyurun oturun" doktor kevin'a yer gösterdi yüzünde kasvetli bir ifade vardı kevin doktorun bu hallerinden kötü bir haber alacağını hissetmişti sessizce doktorun ağzına baktı "nana hanım iyi değil malesef çok ilerlemiş bir kanser türü kanında dolaşıyor üzülerek çok az vakti kaldığını bildirmek istiyorum dünyaya iyi şekilde veda etmesini sağlayabilirsiniz" kevin aniden kalktı kapıya doğru yöneldi ne yapacağını bilmiyordu nana'ya o kadar düşkün değildi evliliği bile bir kâr antlaşması olarak görüyordu, ama onun gencecik bir kadın olması ve onu bekleyen bu acı son kevin'i derinden etkilemiş ve üzmüştü çıkışa doğru yöneldi.

"Hayır"
"Evet" tsu kevinin dizlerinin önünde diz çökerek yığılmıştı gözyaşları kendiliğinden akıyor acı gerçeği reddedercesine tekrarlıyordu.
"Hayır hayır"
kevin tsunun karşısına diz çöküp tekrarladı.
"Eveet eveet"
Kevin ani bir hamle ile tsu'nun başını tutup alnını alnına yapıştırdı gözleri birleşmişti tsu'nun sağa sola sallanan itiraz eden başı ve dönmüş gözleri şimdi kevin'in avuç içindeydi kevin 'hiç sırası değil ama neden bu ifadeden etkileniyorum o çok ' kevin başını daha çok tsu'ya yapıştırdı " yapma sakin olmalısın ona söyleyip söyleme-" tsu bağırdı "ASLA!" kevin şefkatle tsu'nun başını kendine çekti "tamam" kollarındaki bu adamın kalp sesinden çektiği acıya kadar her şeyi hissediyordu 'böyle sevilmek' kevin nana'yı kıskandığını düşündü sonra kendini azarladı 'aptal mıyım?".

  "Sakinleş gözlerin hala kızarmış ona belli edeceksin" eli hafifçe titriyordu ellerini uzatıp tsu'nun gözlerini silerek onu uyardı tsu aniden ayağa kalkıp "gidip yüzümü yıkayacağım" kevin'in telefonu çaldı " ben gitmeliyim belki de daha iyi olur ikimiz birden orada olmayalım" tsu kevin'a hüzünlü bir bakış attı kevin'in gözleri açılmıştı tsu'nun ağlamış ve hüzünlü bakışı kalbini tekletmişti koşarak uzaklaştı 'aman tanrım ne düşünüyorum ben' kevin kendini arabaya attı asistanına "hemen burdan gidelim hemen!" Sesini kontrol edemiyordu nana ölüm döşeğindeyken kevin tsu'yu düşündüğü için kendinden utandı sahiden nana'yı sevmiyor olsa da az da olsa onu beğenip hoşlanmıştı kendine böyle bir saygısızlık yaptığı için kızarken bir yandan tsu'nun beynine kazınan o üzgün ifadesi önünde canlanıyordu 'bu ne biçim bir durum böyle'.

  "Kevin nerede doktora gitmişti" tsu bugün hayatının en zor rolünü yapmaya çalışıyordu her zaman nana'nın yanında mutlu kevin rolu yapmış kevin'a aşık, kevin'i özleyen, kevin için acı çeken tüm nanalara karşı farklı rollere bürünmüş içindeki acıları ve gerçek duyguları çok iyi bir şekilde gizlemişti ama şimdi karşısında ölecek olan sevdiği kadın duruyordu hayatının en korkunç rolü buydu gülümseyerek "ha onun işi çıktı doktor çok iyi olduğunu birazdan taburcu olacağını söyledi iyisin nana" kendini sıkarak titreyen sesini engelleyen tüm beyin hücreleri çıglık atmasına rağmen renk vermemeyi başarmıştı." Şuraya biraz uzanıp bekleyeyim" hemen kafasını yastıklar arasına gömmüş misafir yatağının yastıklarını ilk kez ıslatmıştı kafasını gizlerken nana'nın şüphelenmemesi için izlediği tv programı ile ilgili yorumlar yapmaya çalıştı "bunlar ne yapıyor?" Nana heyecanla anlatırken tsu yastıkları yüzüne daha da bastırıyordu.

  " nana hanım çıkabilirsiniz evinizde dinlenin bir kaç ay çalışmasanız gezip tozsanız iyi olur dikkatli olun" doktor bir yandan kendisini uyaran tsu'ya bakıp belli etmemeye çalışıyordu doktora kesinlikle ona söylememesini tembihlemiş doktor ise "uzatmadan söyleyiniz söylemezseniz ben söylemek zorunda kalacağım demişti". Tsu düşünüp duruyordu elbette söyleyecekti ama bunu kevin ile yapıp yapmayacağı konusunda düşünmeliydi nana'nın kevin'i ne kadar sevdiğini en çok o biliyordu.

  "Birlikte mi söyleyelim? Peki nasıl istersen ne zaman peki geleceğim" kevin telefonu kapattı bu kısa konuşma esnasında tsu'nun aslında çok iyi bir kalbi olduğunu düşündü nana'yı deli gibi sevmesine rağmen nana'nın sevdiği kişiye çok saygı duyuyordu bu ancak çok yüce gönüllü birinin sahip olacağı bir erdemdi 'böyle biri olabilir mi o herşeyde iyi' kevin gülümsedi nana'yı gerçekten sevseydi tsu'yu asla yenemeyeceğini düşündü.

  "Hoş geldin sevgilim" nana doğruldu kevin'in boynuna atladı " hoşbulduk nana" yandan tsu'ya bir bakış attı kevin'in gözünde cidden acınası gözüküyordü sevdiği kadın başkasıyla gözü önünde flört ediyordu ve belki de onun sevgisini hiç bilmeden ölüp gidecekti kevin annesine hiç söylemediği sevgisini anımsadı şuan söyleyebilir miydi hiç bilmiyordu bunu söylemenin zorluğunu anladığı için tsu'ya çok acıdı sakin bir yemeğin ardından nana "şarap içelim mi?" "OLMAZ!" Nana aslında kevin'a söylemişti tsu'nun böyle bağırmasını beklemiyordu "neyin var dünden beri tuhafsın ve sen de bir şey mi oldu aranızda?".

  "Sen çok hastasın nana ve ne yazık ki ölümcül bir hastalığın var üzgünüm" kevin gözyaşları içinde açıklamış tsu ise yere çökmüştü kolları güçsüzmüşçesine önüne düşmüş acı içinde hıçkırıyordu "ben mi ölecek miyim?" Tsu bağırdı "hayır hayır buna izin vermem" kevin biraz daha sakin bir ifade ile " doktorun verdigi raporlarda ve sonuçlarda öyle gözüküyor tedavisi olmaya-" "hahhahahahahahah.  Aaaahhahahahhah been ölecek miyim? Haaahhhaahhhahh" nana kahkaha atıyor etrafta dönüyor sürekli aynı sözü tekrar ediyordu tsu çok korkmuştu yanına koştu "nana iyi misin nana" tsu bunun bir histeri krizi olup olmadığına emin değildi ne yapacağını bilemiyordu kevin ikisine yaklaşıp sarıldı tsu şuan aralarındaki en acı çeken kişiydi kevin bunu görebiliyordu içinden istemeden 'keske aşk ile kıvrandığın kişi o olmasaydı' diye düşünüyordu..

Şeytan Üçgeni (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin