36.BÖLÜM | MÜHRÜ KÖR EDEN SEVGİLERİN GÖLGESİNDE SÖKEN ŞAFAK

964 93 33
                                    

Lütfen, o kadar emek harcayıp saatlerce, günlerce yazıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lütfen, o kadar emek harcayıp saatlerce, günlerce yazıyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı esirgemeyin bizden. Lütfen ^^

36.BÖLÜM: "MÜHRÜ KÖR EDEN SEVGİLERİN GÖLGESİNDE SÖKEN ŞAFAK"

Bazı sevgilerin arasında uçurumlar vardır; o uçurum bir kalp kadardır, hiç olmadığı kadar uzaktır.

İnsan nasıl sevildiğini hatırlamayabiliyor ama nasıl sevilmediğini hiç unutamıyor. Yüzüne çarpan her kapıda kendini aynı uçurumun eşiğinde buluyor; ne bir adım ileri ne bir adım geri atabiliyor. Sonra attığı her adımda kalbi aynı boşlukta sallanmaya devam ediyor.

Giryan, hislerinin boşluğunda nabzını idam etmişti. 

O, hiç sevilmemişti

Bakışlarındaki o sertlik kendini korumaya almış bir kalbin kimsesizliğiydi. Titreyen gözbebeklerindeki yaralı çocuğu görebiliyordum. Ruhu da en az kalbi kadar yanmış ve küle dönmüştü. Tüm bu hissizliğinin arkasında ağlayacak bir omuz arayan küçük bir çocuktu, daha önce ona kimse kollarını açmamıştı

Geçmiş herkes için zordu, anlıyordum. Ama Aray Bey de tüm yaşananlardan onu, küçük bir çocuğu sorumlu tuttuğu için en az onlar kadar suçluydu. Yaşananların günahını onun boynuna yüklemiş, sanki tüm bunları yapan oymuş gibi onu o uçurum kenarına sürüklemişti. Kalbi çok defa kırılmış, ruhu çok defa terk edilmişti. Artık aradığı sevgi değildi, farkındaydım. Ben, onun gözlerine baktığımda herkes için bir hiç olmuş çocuğu görüyordum. O, tüm bunlar uğruna feda edilmişti, gözden çıkarılmıştı; böyle hissediyordu.  Yıllardır insanların ona duyduğu nefreti artık o kendine duyuyordu. Şimdiye kadar ona hissettirilen hiçlik artık onun kendine her baktığında hissettiği şeydi.

Ağırlaşan ruhumla olduğum yerde öylece ayakta dikilmeye devam ediyordum. Bana olan duygularının farkındaydım, bunu görmemek imkansızdı. Aramızdaki uçurumun farkına her vardığında kendi hiçliğine dönüyordu. Fakat ona göstereceğim her duygu onun içinde bir imtihan olacaktı. Saçını okşasam şefkatimi sevgi sanacak, elimi uzatsam yaralarına uzansam merhametimi aşk sanacaktı. Onu Arda'dan daha başka sevemezdim ki, ondan daha fazla sarılamazdım. Onu çok defa kollarımın arasına alıp sarmalamak istedim ama hep küçük bir çocuk gibi. 

Yüreğimde oturan hislerle sert bir soluk verip merdivenlere doğru yürüdüm. Adımlarım küçük, yorgun, bitkindi. Basamakları ağır ağır çıkarken sağ elimle trabzandan güç alıyordum. Giryan'ın iyileşmesini istiyordum ama bunun nasıl olacağını hiç bilmiyordum. Yukarı kata çıktığımda Arda'nın odasına doğru gidiyorken aralık kalan odasını fark ederek duraksadım. Eve çok fazla uğradığı söylenemezdi. Aralık kalan kapıyı biraz daha iterek içeriye göz attığımda yatağı hiç bozulmamış, herhangi bir şeye hiç dokunulmamıştı. Sadece komodinin üstünde üst üste yığılmış birkaç büyük kitap vardı. Merakla oraya yürüdüğüme kitaplara göz atmamla bunların hukuk kitapları olduğunu gördüm. Kaşlarım havalanırken düşünceyle birkaç saniye kitapları süzdüm. Giryan üniversiteye gitmiyordu ama daha önce bir yeri kazanmış mıydı, bunu bilmiyordum. Bir süre daha şaşkınca kitaplara bakıp kafamı sallayarak odadan çıktım ve Arda'nın odasına doğru yürüdüm. 

KÖRMÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin