Bahçede büyük bir sessizlik hakimdi. Kadınlar sadece aralarında konuşuyorlardı.
" Ne yapıyorsunuz siz?!" Kadriye, hemen Göksun'un yanına koşup yanağını kontrol etmişti. Göksun ise bir an bile olsun gözlerini Jülide 'den ayırmıyordu.
" Sizi şikayet edeceğiz, duyuyor musunuz!?"
Göksun, Kadriye 'nin koluna dokunup "bizi yalnız bırak" dedi." Ama Göksun!"
" Kadriye,git lütfen. " Kadriye, bahçenin başka köşesine geçerken diğerleri aralarında konuşuyorlardı.
" Ne oldu ki ya!?" Seda, biraz ötede kötü gözüken Hale'nin yanına gitti.
" Hale, senin neyin var?!" Hale hipnotize olmuş gibi olanları izliyordu.
" Kızım konuşsana!"
Yağmur uzaktan Seda ve Hale 'nin yanına gelmişti. " O neydi öyle ya?! Göksun ne yapmış ki?"
" Kızım, Jale diye bağırdı. Jale, kim?"
Hale çok kötü bir şey yaptığını anlamıştı. Jülide ile Memduh Bey'in arasında başka bir şey vardı ve bu durumdan ona bahsetmemesi grekiyordu. Şimdi olan Göksun'a olacaktı.
" Bir bakar mısın?" Seda, olayları uzaktan izleyen Nida 'ya seslendi.
" Sen, Jülide Hanım'ı daha önceden tanıyordun değil mi?"
" Yok, hayır. " Nida, koşar adımlarla binaya girmişti.
" Bu da bir cins. "
Kadınların meraklı bakışları altında Jülide ve Göksun karşı karşıya duruyorlardı. Jülide, o günü düşündü. Ne kadar korktuğunu, beş yaşından on beş yaşına kadar ona babalık yapan adamı kaybettiği o geceye dönmüştü.
Annesini yoğun bakım kapısında günlerce beklediği o zamana dönmüştü. Aylarca, yüzünden başlayarak, bütün vücudunu kaplayan irili ufaklı yanıklara kremler sürmüştü. Annesinin acıdan ağladığı her bir an gelmişti gözünün önüne.
Acıdan kıvranan annesini bu hale getirenin on üç yaşındaki kardeşi olduğunu çok sonra öğrenmişlerdi. Jale polis ifadesinde, Jülide 'yi kıskandığı için yangını çıkardığını söylemişti. Götürüldüğü ıslah evinde ise iki sene sonra öldüğünü öğrenmişti Jülide.
Jale'nin annesi ise kızının ölümüne dayanamayıp kalp krizi geçirerek vefat etmişti. Bunların tek sorumlusu ise o Memduh denen adamdı.
Göksun anlamıştı Jülide 'nin o geceyi düşündüğünü. Yaptığından hep pişmanlık duymuştu. Ona göre, onu bu hale babası Memduh getirmişti. Yanında sürekli Jülide 'yi överdi. Onu yanına alacağını büyük bir mutlulukla anlatırdı. Her an babası tarafından aşağılanmak Göksun 'u hırçınlaştırmıştı. Babası sürekli annesi ile Jülide 'nin annesini kıyaslardı.
" Bir şey konuşuyorlar mı?" Kadınların gözü hâlâ bahçenin en uzak köşesindeydi.
" Özür dilerim. "
" Özür diliyorsun?! Ne için? Babamı öldürdüğün için mi, yoksa cezanı bile çekmeden ölmüş gibi yaptığın için mi?!"
" Ben çocuktum, gerçekten yapmak istediğim bu değildi. Onlara zarar vermek istemedim. " Jülide, Göksun 'a daha da yaklaşırken Göksun sırtını arkasındaki ağaca yaslamıştı.
" Doğru amacın onları değil, beni öldürmekti. Sen nasıl bir insansın ya?! Şu yüzünde en ufak bir pişmanlık görmüyorum! Pişmanlığı bırak resmen seni öldürmek için yaptım ama sen ölmedin diyorsun!" Jülide, giderek sesini yükseltirken, Göksun sinmiş bir şekilde onu dinliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demir Duvarlar
Mystery / Thrillerİstanbul E tipi cezaevine yeni atanan Jülide'nin tek ideali cezaevi sakinlerinin hayatlarına dokunmaktı. Onları toplumdan izole etmeye çalışan her olgunun karşısında durmaya çalışıyordu. Birbirinden farklı hikayelere sahip bu kadınların ona güvenme...