Sığ düşüncelerin okyanuslar dolusu fikirleri olabilirdi ama hiçbiri derin değildi. Boğulmaktan korkan fikirler şimdi benim derin sularım da yelken açmaya niyetleniyordu. Ucu bucağı olmayan bu denizler beni de bir fırtınayla alabora edebilirdi. Geriye birkaç damla yaş kalır o da denizlerime karışıp benimle yok olurdu. Bu gemide taşıdığım yükün ağırlığı öyle derindi ki geriye benden tek bir iz kalmıyordu. Anılarım da yaşayan hüzün, acı ve kaybedişler çok fazlaydı. Eksik yanlarımı dolduramaz ama eksik bırakabilirlerdi. Sargı gibi değilde bir neşter edasıyla oyuk açtıkları zihnimin derinliklerindeydi. Ve ben o derinliğe giremezdim. Benim sulara karşı savaşacak dalışlarım olabilirdi ama zihnime yelken açmak beni sadece hiçliğe savururdu. Ben hiçlikte kaybolursam geriye baktığımda pişmanlıklar yakamdan tutup hesap sorardı. Belki annem ve babam, beni gördüklerinde başlarını önlerine eğer öylece utanç duyardı. Göze alamazdım sevdiklerimi üzmeye. Eğer göze alınacak bir şey varsa ne pahasına olursa olsun bedelinin ağırlığını hiçe sayarak intikam almaktı. Kendimi zihnimin derin sularına bıraktım artık bir gerçek varsa o da çoktan boğulmuş olmamdı.
Kader ağlarını on bir yıl önce örmeye başlamıştı. Çokta sağlam olduğunu söylemezdim ki eğer sağlam olsaydı benim yanımda olurdu. Kâr olan tek şey zamanla unutacaklarım olmalıydı. Unutuyorum, nedenini yoktu. Unutuyorsam ne uğruna yaşıyordum? Bomboş bir zihnin getirisi götürdüklerinden fazla olurdu. Daha ne gidebilirdi ki benden? Ne verebilirdim onca zaman kaybettiklerimden? Annem olsaydı saçlarımı okşar ve geçmeyeceğini bile bile geçeceğini söylerdi. Ona, hissettireceklerine o kadar çok ihtiyacım vardı ki sanırım bunun için her şeyimi feda edebilirdim. Kafası boş olanın kalbi atmazdı. Çünkü hiçbir şey bilmezse duygu da olmazdı. Kader benimle olmuş olsaydı bugün yapılanları unutmak yerine hatırlamak kolay olurdu. Bugüne kadar düşünüp durduğum anılarımla yaşamak yerine ölümü beklerdim. Ailemi tekrardan görecek olmanın mutluluğuyla şereflenirdim. Dilerdim ki o gün kurşun olsaydı ve beynimi dağıtsaydı. İsterdim ki o gün unutabilmek... Unuttum ama zamanı. Yetişemediğim her gün bana meğer pusu kuruyormuş. Ve ben o pusu da yakalandım.
Sol tarafım son sürat araba kullan adamın gergin olduğunu biliyordum. ikimizin de sessiz yolculuğu az önce olanların dinlenme sırası olsa gerekti. Ben sessizliğe alışıktım ama bu denli sessizlik bir şeyleri unutmamı kolaylaştıracak diye çok korkuyordum. 002, arabanın ısınması için kaloriferi açmıştı. Sıcak hava ayaklarıma vuruyordu. Buz kesilmiş uzuvlarım biraz olsun gevşemişti. Bir saattir yolda olduğumuz gerçeğini saymazsak her şey yolunda gibi duruyordu. En azından kimse unutmakla ilgili konuşmuyordu. Endişeler durulmuş bende biraz rahatlamıştım. Okuldan çıkar çıkmaz yola çıkmıştık ama nereye gittiğimizi gerçekten bilmiyordum. Düşündüğüm tek şey oradan uzaklaşmaktı. Araç yavaşça ormanlık alana doğru giriş yaptı. Taşlardan dolayı sallanan araçta çakıl taşları tekere vuruyordu. Soğuk havanın gür fırtınası arabanın camlarını silkeliyor. Radyodan çalan yabancı müziğin tınısı fırtınanın sesini bastırıyordu.
"Neredeyiz?" diye sordum ağlamaktan kısılmış sesimle.
"Evdeyiz," dediğinde yutkunmak hayli zorlaştı. Evde miyiz? Biz mi? "Burası benim evim."
O an araç kocaman bir evin önünde durdu. Camlarla kaplı evin gösterişli çiçekleriyle muazzam bir şölen sunuyordu. İstemsizce aralanan dudaklarımla etrafımı izledim.
"Burası muazzam!"
002 hiç umursamadan araçtan inip eve doğru ilerledi. Bende hemen arkasından üzerime sardığı hastane battaniyesiyle araçtan indim ve onun yanına ilerledim. Hastaneden kaçmıştık diyebilirim. Öğrendiğim gerçekten sonra olanlar çok hızlı gelişti. 002, elimden tutup beni oradan hızla uzaklaştırmıştı. Hatırladığım anlarla titremeye başladım. 002, zile bastığın da ister istemez kaşlarımı çattım. Evinde biri mi vardı? Kapıyı tıpkı ona benzeyen orta yaşlı bir kadın açtı. Kadının solgun teni, onu hasta gibi gösteriyordu. Yeşil gözlerinde hiç derman kalmamıştı. Ta ki karşısında 002'yi görene kadar. Neredeyse 002'nin üzerine atlayan bu kadına şaşkınlıkla bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD ADI: ÇAYLAK
Ficção GeralRuhumu kamçılayan intikam, yıllardır beni ve içimdeki çocuğun ufak tefek yaşama umudunu parçalıyordu. Balçıkla sıvalanmış karanlık içimdeki çığlıkların örtündüğü yerdi. O yerde bir kız çocuğu vardı; bendim ve yıllar önce yenildim. Ailemin cinayete k...