Başlangıç tarihi;✍️
🚖 KARAGÜMRÜK YANIYOR 🔥
(Sene 1989)🚖🚖🚖
(...)
Cebinden çıkardığı ütülü kumaş mendiliyle kuruladı ıslak yanaklarını genç kız. Bakışları hafif bir sallantıyla mahalleye giren arabadan dışarıya çevrildi. İçinde öyle büyük bir hayal kırıklığı taşıyordu ki başına gelecek hiçbir şey umrunda değildi. İsterse babası beline dek gelen gece karası saçlarını yolsun, dilerse ağabeyleri kemiklerini kırsındı ! İnanmış, güvenmiş, en kahreden yanıysa sevmişti ! Canı gönülden sevildiğini sanırken neydi şu başına gelenler ? Dalgın bakışları dikiz aynasından ona bakan bir çift çekingen bakışa takıldı. Genç adamın koyu kahverengi gözleri mavi gözlerine takıldığında ondan çarçabuk kaçmıştı. Delikanlıya yakışmazdı güvenip arabasına binen müşterisine yan gözle bakmak. Boğazını hafifçe temizleyip parmağının ucuyla ince bıyıklarına düşünceyle dokundu.
-Vakit geç oldu. Evinizin kapısına bırakayım isterseniz?'dedi başını arka koltuğa çevirmeye çekinerek. Nilüfer derin bir nefes alarak duran başını iki yana salladı. Eve gittiğinde yaşayacaklarını bilse de , en azından mahallede adı çıkmasındı. Kim adı çıkmış bir terziye getirirdi ki dikilsin diye entarisini ? Parmakları kucağında birbirine işkence ederken cebinden çıkarttığı son parasını naifçe uzattı taksiciye doğru. Bakışları mahsunca çevrilmişti dikiz aynasına.
-Yok sağolasın. Giderim ben.'
Açtığı kapıdan yumurta topuklu ayakkabısının üzerine basarak usulca indi. Arnavut kaldırımlarında yürümek hiç bu kadar zor gelmemişti. Bir de elindeki ağır bavulu vardı ki. Yetmiş dört model Chervolet arabanın kapısını usulca kapatıp sokağın başına doğru ağır adımlar atmaya başladı. Paramparçaydı sol yanında taşıdığı et parçası. Günleri, ayları hatta yılları heba olmuş, olmayacak bir hayalin ucuna tutunup binbir çileye olur demişti. Peki ya şimdi ? Şimdi ne olacaktı ? Ne diyeceklerdi onun hakkında? Barındıracaklar mıydı buralarda ?
-Hey !'
Dalgın zihniyle bir an duraksayıp sarı sokak lambaları altında baktı arkasına. Genç adam arabadan inmiş, ona doğru telaşla gelmekteydi. Kenan koştu koştu, genç kızın dakikalar içinde attığı adımları hızla kat etti. Yamacına vardığında bir an yutkunarak baktı kızarmış maviliklere. Koyu kahveleri onu içine çeken mavi girdaplardan hemen koptu. Elinde tuttuğu kumaş parçasını uzattı genç kıza.
-Mendilini düşürmüşsün arabada.'
Nilüfer ona uzatılan kenarları mavi çizgili beyaz mendile indirdi bakışlarını. Ardından da gözlerini kaldırıp boyu ondan neredeyse bir karış daha uzun olan adamın sert çehresine baktı. İstemsizce turladı açık mavi gözleri o yüzde. Kalın kaşları, ince ama gür bıyıkları, son modaya asla uymayan kısa siyah saçları. Sırtına geçirdiği yer yer köhneleşmiş siyah deri ceketiyle tam bir ağır abiydi. Tıpkı ağabeyleri gibi. Elini kaldırıp kendisine uzatılan mendili zarifçe aldı. Buruk da olsa kıvrıldı dudakları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karagümrük Yanıyor (Tamamlandı)
Ficción General... -Buna mı ulan ? Mahallenin en zengini sana talip olmuşken sen bu taksici parçasına mı kaçtın?' Nilüfer gözlerinden akan inci taneleri ile sıkmıştı parmaklarını. Açık mavi gözleri bir babasında , bir de babasının hemen ardına sıralanmış iri kıyım...