Yarın okul vardı. Koskoca yaz tatilini geride bırakmıştım. Tabi benim için tatil denemezdi, orası ayrı fakat buna kesinlikle değmişti. 75 kiloya kadar düşmüştüm. Açıkçası bir kalp kırıklığının bu kadar etkili olacağını düşünmezdim. Çünkü Adrien'in sözlerine üzülmek beni hedeflerime daha hızlı ulaştırmıştı. Luka ile planımız tatil sonunda 80-85 kilo aralığında olmamdı. Ama şimdi 75 kiloydum. 5 kilo 5 kilodur.
Aynaya geçip yüzüme ve duruşuma baktım. Gittiğim dermatologlar, kullandığım ürünler beni neredeyse baştan yaratmıştı. Kısa, güçsüz ve seyrek saçlarım yerini parlak, dolgun ve daha uzun saçlara bırakmıştı. Cildimde özellikle yüzümde bulunan lekeler ve sivilce izleri artık sadece çok yakından görüldüğünde kendini belli ediyordu. Bunları da artık yeni yeni öğrendiğim makyaj malzemelerimle gizleyebiliyordum. Ve duruşum... içimden bir insanı çıkarmıştım. Evet hâlâ görünüşüm konusunda istediğim yerde değildim ama artık kimse bana o gözle bakmıyordu. Hem boyum da uzun sayıldığından kilolarım pek sırıtmıyordu.
Başka bir insan oluyordum. Tarzımda da Alya ile ufak, pardon devasa bir değişim yapmıştık. Aldıklarımızda kesinlikle bol, uzun şeyler yoktu. Öncekilerin aksine... Hep giymeyi hayal ettiğim etekler, dar bluzlar ve jeanslar vardı. O gün yeni bir elbise daha almıştım. Bu konuda hâlâ özgüvensiz sayılırdım. Chloe'nin o gün bana söylediklerini kafamdan atmam sandığımdan uzun sürecekti. Tabi kafamdan atmam gereken başka şeyler de vardı.
Sözde beni destekleyenler ve 'olduğum gibi sevenler' artık bana ne yapacağımı söylemeye başlamıştı. Ayrıca ne zaman bundan bahsetsem 'tamam o zaman kilo ver ve onlara gününü göster' diyorlardı. Kimse ne düşündüğümü anlayamıyordu. Kimse bana bundan rahatsızsam bunun benim değil de onların sorunu olduğunu düşünmüyordu. Herkes 'zayıfla' demişti. Ortaokulda da böyleydim. Kimse bana bunları yapmamıştı. Hiç aşağılanmamış, ağlamak zorunda olmamıştım. Belki de o zamanlar fazla masumduk. Lisede birden herkes kafayı güzelliğe takmıştı. Kafayı kendi güzelliklerine takmalarına bir şey demiyordum ama burunlarını başkalarının da güzelliklerine de sokmuşlardı. İşte bundan sonra kendimi kötü hissetmiş ve içinden çıkamayacağımı sandığım mutsuz ve umutsuz ruh haline girmiştim.
Çalışma masama oturdum. Ellerimi saçlarıma geçirip derin bir nefes aldım. Yarından korkuyordum. Yarının bana getireceklerinden korkuyordum. Masanın altından uzanıp çantamı elime aldım. Bir not defteriyle kalemliğimi sıkıştırdım içine. Yarın erken uyanıp taşımalık bir kahvaltı hazırlayacaktım. Bu sağlıklı yemek olayına tamamen olmasa da adapte olmuştum. Zaten sürekli burnuma gelen güzel kruvasan ve kurabiye kokularıyla nasıl tam adapte olabilirdim ki? Luka bana kendimi bunaltmadan nasıl besleneceğimi öğretmişti. Kendimi kısıtlamıyor, sadece dikkat ediyordum. Arada bir kaçamağım da oluyordu. Bence o da olmalıydı. Çantamı kenara koyup spor çantamı da hazırladım. Yarın Lukaya sözüm vardı. Son iki aydır her zaman olduğu gibi onunla spor yapmaya gidecektim.
İşlerimi bitirdiğimde tekrar aynanın karşısına geçip sabah düzleştirdiğim saçlarımı özenle taradım. Yeni oluşturduğum bakım rutinimi uygulayıp yatağıma uzandım. Heyecanlı ve buruktum. Yeni döneme Alya ile başlamak isterdim.
Ve sabah Adrien'i görmek...
hayır hayır istemiyorum. Olmaz. O bana neler yaptı.
Ama keşke onunla bir şansım olsaydı. Onu çok farklı bir insana dönüştürebilirdim.
Hayır Marinette kimse ikinci şansı hak etmez, katleder. Ve kimse değişmez. Artık onu zihninden atmalısın.
Keşke bu tatilde hızla değiştiğim gibi onun suratını da hızla aklımdan çıkarabilseydim. Yatağıma uzandım ve uyumaya çalıştım.
Alarmım ile gözlerimi açtım. Fazla kilolardan ve düşüncelerden arınmış olarak uyumak mükemmel hissettiriyordu. Ayrıca yatağım eskisi gibi gıcırdamıyordu. Ben sorunu yatakta sansam da fazlalıklardan olduğunu yeni kavramıştım. Aşağı inip annemin hazırladığı kahvaltımı yaptım. Kahvaltı masasını toplamaya yardım etikten sonra tekrar yukarı çıkıp hazırlanmaya başladım. Okul üniformamı giyip rutinime devam ettim. Az, cidden az duran bir makyaj yaptım. Zaten o kadarını biliyordum. Kusurlarını kapat, yanaklarını renklendir, kirpiklerini büyüt. Bu kadar. Saçlarımı tarayıp çantamı alıp aşağı indim. Annemin bana sarılmasına ve öpmesine izin verdikten sonra babamla yola koyulduk. İlk gün beni götüreceğine söz vermişti.
Okula yaklaştığımızda babam araba içinde birkaç nasihatte bulundu. Heyecandan bazı yerleri kaçırmış olsam da ona teşekkür edip arabadan indim. Yeni serüvenim başlıyordu. Umarım burası bana iyi gelir. Yavaş adımlarla okula girip sınıfımı aramaya başladım. Merdivenlerden çıktıktan sonra gözüm bir kıza ilişti. Birkaç ay öncesi bana çok benziyordu.
Yüzü çok güzel. Biraz daha zayıf olsaymış daha güzel olurmuş.
Hayır bu beni ilgilendirmez. Herkesin kendi tercihi.
Sınıfımı bulup girdiğimde heyecanım birden yok oldu. O gün karşılaştığım kızlardan üçünü gördüm ve yanlarına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M FAT
Fanfiction"Ne? Sen ne diyorsun Nino? Nasıl Marinette den hoşlandığımı düşünürsün? Ben tek bir kusuru bile olmayan ünlü bir modelim. O ise kilolu, çirkin, sivilceli ve bakımsız bir kız. Asla ama asla onunla birlikte olmam" dedi Adrien sinirle ve arkasına bakma...