Yüzümdeki aptal gülümseme ile uyandım. Bir süre tavanı izledikten sonra yastığımı dikleştirerek yatakta oturdum. Tabi bu süreçte bana iğrenç gıcırtılar eşlik etti. 'Belki de yeni bir yatak almalıyız' Telefonu elime aldım. İnstagram'a girdim ve Alya'dan gelen mesajı yanıtladım. Zaten başka mesaj atan da yoktu.
Ana sayfada biraz gezindikten sonra storylere bakmaya karar verdim. İlk story Lila'nındı. Eiffel Kulesi önünde yeni sevgilisi ile fotoğraf paylaşmıştı. Gözümü devirerek atladım hemen. Hem sevgilisi vardı hem de hâlâ Adrien'in peşinde koşuyordu. İkinci story ise Alya'dandı. Kahve ve kitap fotoğrafı paylaşmıştı. Gülümseyerek bunu da atladım. Ve sonraki bir kaç şeyi daha...
Storylere bakma işlemim bittikten sonra ana sayfaya tekrar döndüm. Chloé fotoğraf paylaşmıştı. Çok güzel bir sahilde sarı mayoları ile kameraya gülümsüyordu. Harika bir vücudu vardı doğrusu ve bunun yanında çok güzeldi. 'Tatili iyi değerlendirmiş' . İçimden bir dürtü ile Chloé'nin hesabına girdim. Binlerce takipçisi , onlarca fotoğrafı vardı. Benim ise 15 takipçili ve 0 gönderili hesabım...
Telefonu şifonyere koydum ve kahvaltı için aşağı indim. Annem ve babam çoktan fırına inmişti. Bu yüzden evde tektim. Masanın üzerinde annemin bana hazırladığı patates kızartmasını görünce gülümsedim. En sevdiğim yiyecekti. Hemen masanın başına oturdum ve çatallamaya başladım. Koca bir tabak hemen bitmişti. Tabağımı makineye koyduktan sonra üzerimi değiştirip fırına inmeye karar verdim.
Fırına indiğimde mis gibi kokuyu içime çektim. Babam yine harikalar yaratmıştı. Annem beni gördüğünde gülümseyerek yanıma geldi.
"Günaydın tatlım" diyerek yanağıma öpücük kondurdu.
"Günaydın" diyerek tezgâha yaslandım.
"Marinette tatlım yeni kurabiyelerden denemek ister misin? Birkaç gündür çok popüler oldu. Kızlar buna bayıldı çünkü oldukça düşük kalorili ve doyurucu." diyerek adını bile bilmediğim kurabiyelerden uzattı. Açıkçası hiç hoş durmuyordu.
"Çok güzel olduğuna eminim ama yemek istemiyorum anne. Kruvasan yemek istiyorum." diyerek fırından yeni çıkan kruvasanlardan 2 tane kaptım. Kapı açıldığında içeri benim yaşlarında bir kız girdi. Beyaz tenli ve zayıftı. Siyah saçlı ve mavi gözlü biriydi. Üzerinde de çok güzel kıyafetler vardı. Çok samimi bir şekilde:
"Mr. Dupain yeni kurabiyelerinizden kaldı mı?" dedi. Annem araya girerek
"Hoşgeldin canım. Şanslısın ki kurabiyeler yeni çıktı. Kaç tane istersin?" Açıkçası samimiyeti hoşuma gitmemişti.
"2 tane olsun. Aslında çok bile 2 tane kurabiye. Ama arkadaşıma da almayı düşündüm. Eminim o da sevecektir." dedi. Ne yani 1 kurabiye ile doyacaklar mıydı? Bu kesinlikle imkansız. Annem gülümseyerek kese kağıdını uzattı.
"Arkadaşına adresimizi vermeyi unutma tatlım." dedi. Ne bu samimiyet? Bu kız çok mu sempatikti yoksa çok itici miydi anlayamadım. Ben bunu düşünürken gözlerin üstüme döndüğünü görmemiştim. Annemin sesi ile kendime geldim.
"Bu da benim kızım Marinette" dedi. Kız yanıma gelerek elini uzatarak
"Tanıştığıma memnun oldum Marinette." dedi. Ve o sırada dışarıdan korna sesleri geldi. Herkes oraya döndüğünde kız koşar adım dışarı çıktı. Çıkarken ise bana tekrar 'tanıştığıma memnun oldum' demişti. Tamam memnun oldun, ama ben? Ben olmadım. Çok egolu biri görünüyordu. Üstelik adını söylememişti bile. Ama bunu kafama takmam kısa sürmüştü. Şu an kruvasanlara odaklanmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M FAT
Fanfiction"Ne? Sen ne diyorsun Nino? Nasıl Marinette den hoşlandığımı düşünürsün? Ben tek bir kusuru bile olmayan ünlü bir modelim. O ise kilolu, çirkin, sivilceli ve bakımsız bir kız. Asla ama asla onunla birlikte olmam" dedi Adrien sinirle ve arkasına bakma...