Kafeteryada yemeğimi yiyordum. Koca kantinde masasında tek oturan bendim. Kimse yanıma oturmak bile istemiyordu. Çirkin, şişman ve ezik olduğumu biliyordum fakat insanların yanıma oturmaktan kaçacak kadar değil. Ya da bu benim düşüncemdi.
Tabaktaki en sevdiğim patates kızartmalarını yerken bir yandan da aklımdan çeşitli düşünceler geçiyordu. Bu düşünceleri aklımdan kovmaya çalışırken çoktan yemeğimin yarısına geldiğimi fark etmemiştim. Patatesler bitmişti fakat brokoli ve havuç öylece duruyordu. Sebzeleri genel olarak sevmediğimden onları yememiştim. Bana doğru yürüyen Chloé'yi gördüğümde yine bir şeyler olacağını hissetmiştim. Çünkü onun huyu buydu. Herkese bulaşırdı. Yanıma geldiğinde küçümseyici bir bakışla bana bakıp gözlerini kıstı:
''Marinette Dupain-Cheng'' dedi iğneleyici bir ses tonu ile. 'Yine başlıyoruz.'
"Şuna bak Sabrina. Teker gibi yuvarlakça. " diyerek güldü. Bunun olacağını her ne kadar tahmin edip üzülmemeye karar verdiysem de yine de duygularım incinmişti. O an aklımdan hiçbir şey geçmemişti dolayısıyla sesimi dahi çıkaramamıştım. Tüm okul sessizce bizi izliyordu. Hatta bazıları bu anı kameraya alıyordu. Kendimi bir sirk maymunu gibi hissetmiştim. Herkes benimle alay ederek eğleniyordu. Kendi düşük morallerini birilerinin moralini bozarak yükseltiyorlardı. Ve o kişi genellikle bendim.
Üzerimdeki büyük hırkamın iki ucunu birleştirdim ve ilikledim. Gurur kırıcıydı kesinlikle. O anda Lila ve Adrien'in bizi köşede izlediğini gördüm. Gülüyorlardı, tıpkı herkes gibi. Bu kadar komediden sonra Chloé'nin gideceğini düşünmüştüm. Fakat o beklemediğim bir şey yaptı. Kendi tabağındaki patates ve sosisleri benim tabağıma döktü.
"Sen alışıksın Marinette ,al ye." diyerek uzaklaştı. Yine sesimi çıkaramamıştım. Herkes bana gülerken ben yine kalmıştım. Onca kahkahanın içinde sadece Adrien'e odaklanmıştım. Onun kahkahaları beni öldürüyordu. Ortalık yatıştığında Adrien ve Lila yanıma oturmuşlardı. Adrien benim yanımda. Lila ise onun karşısındaydı. Adrien bana baktı ve gülümsedi. Çok güzeldi. Bende ona gülümsedim. Benimle konuşacağını düşünüyordum fakat yanılmıştım.
"Selam yağ fıçısı" dediğinde bir anda kalbimin sıkıştığını ve gözlerimin dolduğunu hissettim. Beynim durmuştu. Kendimden geçmiştim. Hayalini kurduğum kişiden böyle bir şey işitmek derinden yaralamıştı. Kendime geldiğimde Adrien'in Lila'ya fısıldadığı cümleleri duydum.
''Patatesleri yeme yoksa onun gibi olursun" Onun bu kadar kötü olmasına inanmıyordum. Sulu gözlerimi elimin tersi ile silerek ayaklandım ve yavaşça kafeteryadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M FAT
Fanfiction"Ne? Sen ne diyorsun Nino? Nasıl Marinette den hoşlandığımı düşünürsün? Ben tek bir kusuru bile olmayan ünlü bir modelim. O ise kilolu, çirkin, sivilceli ve bakımsız bir kız. Asla ama asla onunla birlikte olmam" dedi Adrien sinirle ve arkasına bakma...