Acıtıyor...! Bu acı verici...! Soğuk...! Yalnızlık...!
Zifiri karanlık bir odada, Lumina yatakta tek başına yatıyordu. Tüm bu süre boyunca, kalbini sadece gülünç duygular işgal etti.
O gün düşen arabadan sürünerek çıkmayı başarmasına rağmen tüm vücudunu saran ağrıdan ayağa kalkamadı.
Yoldan geçen bazı kişiler ona yardım etmeseydi, oracıkta yere yığılacaktı.
At kaçmış gibiydi. Lumina'dan daha fazla yaralanan arabacı, yola serildi.
Hayatta kalıp kalamayacağını soramayacak kadar korkmuştu.
"...Bugünlerde çok fazla araba kazası oluyor."
"Aslında. Bu ay kaç kez oldu? Son zamanlarda sokak köpekleri ve kedilerin sayısı arttı. Atlar onlardan nefret ediyor. Dikkatli olmazsak böyle bir kazaya da yakalanırız..."
"Bu korkunç..."
Uzakta yoldan geçenlerin anlamsız konuşmalarını dinlerken, Lumina düşmüş arabasını gördü.
Karmakarışıktı. Camlar paramparça olmuştu.
"Güvende olmanıza sevindim, genç bayan."
Birisi Lumina'ya işaret etti.
Öfkesini o kişinin üzerine salmak istedi...
— Neye bu kadar seviniyorsun?!
Ancak, konuşamayacak kadar çok acı çekiyordu.
"Kazadan kurtulduğun için şanslısın. Geçen gün genç bir bayan bir araba kazasında öldü. O da çok gençti. Onun için üzgün hissediyorum..."
Bahsettikleri kız kardeşiydi. Bunu anlayınca içinde dönen öfke azaldı.
Ablam bu kadar muazzam bir acı çektikten sonra mı öldü?
Lorona'nın ölümünü hatırlayan Lumina'nın elleri hemen yüzüne gitti.
Kanın ılık, yapışkan hissini hissettikten sonra hemen bağırdı.
"— Hayır!"
Ölmek istemiyordu. O acıyı yaşamak istemiyordu.
Üzgündü , Lumina ağlamaya başladı. Çevresi ona boşuna dinlenmesini tavsiye etti. Sonunda, bayılana kadar ağlamaya devam etti.
Bir dahaki sefere uyandığında odasında uyuyordu. Ağır yaralandığı konusunda bilgilendirildi.
Doktor, hayatının tehlikede olmadığına dair güvence vermesine rağmen, Lumina'nın huzursuzluğunu yatıştırmak için hiçbir şey yapmadı.
ölmek istemiyorum Ben de çirkin olmak istemiyorum...
Yüzünün Lorona'nınki gibi ezileceğini hayal ederek, sadece ölmek istedi.
Uzun zamandır beklediği Velbutte, kısa ziyaretinin ardından aceleyle eve döndü. Nedense anne babasından da bir iz yoktu.
Ara sıra, hizmetkarlar sanki bir tehditle uğraşıyormuş gibi su içmesine ve ilaç uygulamasına yardım ediyorlardı. Ancak, sorularına cevap vermeyi reddettiler.
Gece mi gündüz mü bilmiyordu. Ne zaman uyansa, sadece tek gözüyle görebiliyordu. Yoğun bir acı hissinin duyularını ele geçirmeye devam ettiğinden bahsetmiyorum bile. Bu nedenle, sadece tekrar tekrar bayılmak için uyandı.
"...Acıyor, acıyor..."
Küçük bir çocuk gibi feryat etti ama kimse yanına koşmadı.
"-Senin tarafında olacağım."
"...Abla?"
—Gençliğinden bir hatıraydı.
Lumina'nın ateşi yükseldiğinde, Lorona onun yanında kaldı ve elini tuttu. Bu hatıra canlı bir şekilde canlandı.
Lumina'nın kendi annesi Belverassa bile hasta Lumina'ya yaklaşmaya cesaret edemedi. Sadece Lorona onun elini tutacak kadar cesurdu. Hatta minyon eliyle alnını okşadı.
O sırada Lumina, güzel Lorona'ya değer verdi. Onun için güvenilir, güzel ve kibar bir ablaydı.
Ama farkına bile varmadan kıskançlık onu tüketti.
"Beni Affet lütfen!!"
Yüzündeki bandajlar, taşan gözyaşları nedeniyle gözle görülür şekilde ıslandı.
Bir kız kardeş olarak, Lorona onun için hiçbir zaman kötü olmadı. Hem kendisine hem de Lumina'ya karşı katıydı ama bunun dışında güzel ve nazik bir bireydi.
Böylesine acı bir kazada hayatını kaybeden güzel ve kibar Lorona olmamalıydı.
Lorona başkasının takıntısı yüzünden nişanlısından mahrum kalmamalıydı.
"Abla... Üzgünüm..."
Lumina, tek bir yanıt almadan, uçup giden bir sesle mırıldanmaya devam etti.
Zaten çok geçti. Ölüler geri gelmezdi. Hem yaraları hem de kaybı onarılamazdı.
Bunun farkında olmasına rağmen, Lumina özür dilemeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Öldüğüme Göre, Memnun Musunuz?
Historical FictionÇEVİRİDİR Veliaht prens tarafından nişanlarının iptal edileceği söylendikten sonra Kontes Lorona öldü. Kimisi nişanın iptali ile uğraşmak zorunda kalmadıkları için rahatlarken, kimisi de uzun süredir istediklerini elde etmenin mutluluğunu yaşadı. H...