Kerem de kendini iyi hissetmiyordu. Yüzü ekşiydi. Biz orada dururken yanımıza Bulut, Merve, Aylin, Murat geldi. Hepsi kaygılıydı. Murat oluşturduğunuz yuvarlağın ortasına geçti ve " Beraber davranmanın zamanı geldi" dedi. " Önümüzde Bayağı sır var, kabul edelim ki kimse Süpermen değil ve tek başına bir şey beceremez." diye ekledi. Kerem baktı ve " Bir sır daha, cırtlak ölü.." dedi.
Herkesin vücudunda bir ürperme oldu. Basite Alınacak bir şey değildi bu.
#Bu Kapılar birer birer açılacaktı artık. Hani en sıkışık anında birden rahatlarsın ya onun misali, Kapıların kapalı olduğu anda her şeyi çözüp çıkışa ulaşmaları gerekiyordu#
Hemen görev Dağılımı yapmaya karar verdik, hangi konuda olursa olsun araştırma yapılacaktı ana tema buydu. Kızların Soğukkanlılık derecesi düşünülürse her iki Kişilik gruplara bir erkek olacaktı. Aramızda ayrıldık.
"Ben-Kerem
Merve-Bulut
Aylin-Murat"Işin ciddiyeti herkes Tarafından anlaşılmıştı. şimdiden Dağılma kararı alındı ve odalara dağıldık. Tabi bir de altın kuralımız vardı, KIMSEYE YAKALANMAMAK, YAKALANSAK DA ÇAKTIRMAMAK...
Odaya çıktığımda Kerem de benim Peşimden geldi. Burası biraz soğuktu, belki de tüylerimin ürpermesinden dolayı öyle sanıyordum ama üşümüştüm. Ceketimi aldığım Sırada cebimden bir şey düştü, ona baktığımda ise ailemin fotoğrafı Olduğınu gördüm. Hepsini çok özlemiştim, kim bilir ne yapıyorlardı şuan.. Ama birkaç saniye durunca aklıma yatmayan bir şey OLDUĞUNU farkettim. BEN CEBIMDE FOTOĞRAF TAŞIMAM.
- Kerem Şaşırtıcı bir şey var!
- Ne var?
- Ben cebimde fotoğraf taşımam.
- Peki nasıl oldu da cebine geldi.
- Olay burada Başlıyor ya... Nasıl geldi? Her neyse! Önemsemediğinin farkındayım bir an önce araştırmaya başlayalım.Nereye gideceğimizi bilmeden ilerlerken herkesin yukarıya çıktığını gördük. Bu da demek oluyor ki salon boşalmıştı. Arşivlerin orada OLDUĞUNU hatırlayarak hızlı hızlı yürüdüm. Kerem de olayı anlayıp arkamdan geldi.
Salonda birkaç kişi Hariç kimse yoktu, şimdi ilk Görevimiz onları dışarı çıkartmak olmalıydı. Yanlarına yaklaştım, " Burayı boşaltma şansınız var mı acaba?" Dedim. Şaşırdılar ve " Bir sorun mu var?" Dediler. " Evet, biraz öyle ." diye cevap verince Kalkıp çıktılar. Yine ikna edici ruhum üzerimdeydi.
Hemen arşiv diyerek açtığı dolaba baktık. Dolap kilitliydi, kilit dediği şey şifreydi. Kerem uzunca düşündükten sonra " Şifre bir yerde yazıyor Olmalı." dedi. Haklıydı, çünkü yazıyor olmalıydı. Biz düşünürken salona Merve daldı. " Bir aile fotoğrafı buldunuz mu?" Dedi. Şok olmuştum tabiki. " Evet." diyince rahatlayan Merve " Ben , Aylin, Bulut, murat hepimiz odadaki giysilerimizin ceplerinde bir aile fotoğrafımızı bulduk. Ve arkalarında rakam yazıyor ." dedi. Hemen cebimden fotoğrafı çıkardım, rakam "8" yazıyordu. Kerem zıpladı ve "Işte bu. Bizi sezmişler ve her birimizde bir rakam var, bu rakamlar arşivin Şifresini oluşturuyor." dedi. Çok haklıydı. Merve'ye Diğerlerini çağırmasını söyledik. Biz de Kerem'in fotoğrafını alacaktık. Odasında yatağın üstünde bulduk. Fotoğrafı gören Kerem'i bir hüzün kapladı, sebebini sorunca " Annem öldü, bu fotoğrafta o da var." dedi. Üzülmüştüm. Onu teselli ederek Aşağıya indik. Bizimkiler gelmişlerdi. Fotoğrafları masanın Üstüme koyduk. Şifrede sıralaması Isimlerimizin alfabetik sırasına göre Olabilirdi. Ilk benimkini koyduk, sonra Aylin, sonra Bulut, Sonra Kerem, sonra Merve ve son olarak Murat. " 812047" oluştu, Kerem hemen şifreyi denedi ve arşiv açıldı. Yüzümüzde bir tebessüm belirdi, olmuştu, biraz da olsa başarmıştık.